Ülke olarak ekonomik krizin içinde olduğumuzu ve bu krizin dünya çapında zaten mevcut olan sistem kriziyle bağlantılı olduğunu biliyoruz. Bu zor koşullarda insanlar hem temel ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyor hem de neredeyse yarısı vergilerden oluşan elektrik, su, doğalgaz faturaları ile boğuşuyor. Geçtiğimiz günlerde markette alışveriş yaparken kasada bir teyze ile kasiyer arasındaki ilginç bir diyaloga denk geldim. Teyze aldığı birkaç ürünü kasadan geçirdikten sonra, ürünlerin hepsini tek bir poşete sığdırmaya çalıştı. Sonra kasadaki kişiye bakarak “oğlum poşetler paralı mı?” diye sordu. Kasiyer “Hayır teyze 2019’da paralı olacakmış galiba” deyince teyze etrafına bakıp gülerek bir poşet daha aldı. Komik gibi görünen ama aslında içler acısı bir durum. Bu durumla maalesef gelecek günlerde daha sık karşılaşacağız.
Tam da bu koşullar altında asgari ücret görüşmeleri devam ediyordu. Asgari ücretle geçinen kesim doğal olarak bu görüşmeleri dikkatli bir şekilde takip ediyordu. Ancak bu görüşmelerin sadece asgari ücretli kesimi ilgilendirdiğini düşünmek büyük bir yanlış olacaktır. Asgari ücretin artışı bağlantılı olarak tüm ücret kademelerini etkilemektedir. Örneğin bir işyerinde asgari ücretli olan işçiler bu görüşmeler neticesinde 2000 lira gibi bir maaş alacak olursa, mevcut durumda asgari ücretin üzerinde maaş alan işçiler de doğal olarak 2000 lira ve üzerinde maaş alacaklardır
Nihayetinde asgari ücret komisyonu bir karar aldı. Elbette işçileri sevindirecek bir sonuç çıkmadı. Bu nedenle yalnızca asgari ücret komisyonu çalışma yaparken haklarımızın farkında olmak yeterli değildir. Biz işçilerin yapması gereken bulunduğumuz işyerlerinde birlik içinde olarak, haklarımızı korumak, mücadele etmektir. Unutmayalım ki asgari ücret sadece asgari ücret değildir!