
Merhaba kardeşler, aylardır nasıl olacak diyerek beklediğimiz vakit geldi. Artık satın aldığımız ürünleri koyduğumuz poşetlere de para vereceğiz. Ve vurgulandığı gibi sadece plastik poşetlere de değil bez ya da başka malzemelerden yapılmış dayanıklı poşetlere de para vereceğiz. Oysa biz çarşı pazardan aldığımız bu poşetleri de istesek de istemesek de dönüşüme uygun kullanıyoruz. Çöp poşeti yapıyoruz mesela ya da buzdolabı poşeti.
Merhaba kardeşler, aylardır nasıl olacak diyerek beklediğimiz vakit geldi. Artık satın aldığımız ürünleri koyduğumuz poşetlere de para vereceğiz. Ve vurgulandığı gibi sadece plastik poşetlere de değil bez ya da başka malzemelerden yapılmış dayanıklı poşetlere de para vereceğiz. Oysa biz çarşı pazardan aldığımız bu poşetleri de istesek de istemesek de dönüşüme uygun kullanıyoruz. Çöp poşeti yapıyoruz mesela ya da buzdolabı poşeti. Ya da bir yerden bir yere malzeme taşımak için kullanıyoruz. Çevre ve Şehircilik Bakanlığının açıklamasına göre poşetlerin paralı olması çevreye verdiği zararı büyük oranda azaltacakmış. Bunları söyleyen şahısların aynı zamanda poşet üreticileri olması işin bir başka düşündürücü tarafı. Üstelik 25 kuruş olan poşetin 15 kuruşunu da devlet alacakmış.
Hayatımız her geçen gün daha da çekilmez hale geliyor. Her sabah yeni bir zamla uyanıyoruz. Aldığımız ücretler artmadığı gibi günden güne eriyor. Parayla aldığımız temel ihtiyaçlarımız her geçen gün zamlanıyor. Diğer taraftan doğrudan para vermediğimiz ürünler de paralı olmaya başlıyor. Örneğin yukarıda bahsettiğim poşet meselesi gibi. Çevremde buna tepki veren çoğu kişiyle karşılaştım. Hatta poşeti işi bitince iade edip parasını alanı bile duydum. Yukarıda da belirttiğim gibi kesinlikle bunların amacı çevreyi korumak, sağlığımızı düşünmek değil. Eğer gerçekten çevreyi düşünmüş olsalardı poşeti paralı hale getirmeyi değil yasaklamayı tercih ederlerdi. Bunların yerine kese kâğıdı, geri dönüşümlü poşetler gibi doğaya zararlı olmayan ürünler koyarlardı. Bunları ücretsiz verirlerdi. Bir ürünü paralı hale getirmek tamamıyla kendi cebini düşünmektir. Elbette ki doğamızı korumak için her türlü önlem alınmalı ve bizler de alışkanlıklarımızı buna göre değiştirmeliyiz. Ama aynı zamanda bilmeliyiz ki her geçen dakika doğamızı tahrip eden zihniyetler doğa dostu politikalar üretemezler. Yaptıkları ya zevahiri kurtarmaktır ya da bu işten maddi bir çıkar sağlayacaklardır. Bugün bu uygulamayı hayata geçirenlerin çevreyle ilgili politikalarını hatırlamakta fayda var. Bu yasayı çıkaranlar doğamızı asıl mahfedenler değil midir? Ormanlarımızı yakıp yıkıp imara açan, rant sağlayan, yargı kararlarına rağmen HES’lerin yapımına göz yuman bunlar değil mi?
Bizi açlık sınırının altında yaşamaya mahkûm eden de çevremize zehir saçan da patronlar ve onların destekçisi hükümetlerdir. Geçinmemiz için daha iyi bir ücret ve yaşanabilir güzel bir çevre için bunların yalanlarına kanmamalıyız. Örgütlü olup mücadele etmedikçe egemenler hayatımızı zehirlemeye devam edecekler.