
Sudan’da diktatörlük rejimini protestolar sürüyor
Sudanlı yoksul işçi ve emekçiler 19 Aralıktan bu yana hayat pahalılığına, işsizliğe, yolsuzluklara, diktatörlük rejiminin baskılarına karşı tepkilerini ortaya koydukları kitlesel protestolar düzenliyorlar. Özellikle gençler bu protestolarda ön saflarda yer alıyor.
Diktatör Ömer El Beşir rejimi altında etik ve profesyonel görevlerini yerine getiremediklerini dile getiren doktorlar da 24 Aralıktan bu yana ülke çapında grevdeler. Doktorların grevi rejimin tüm baskılarına rağmen haftalardır devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde protestolar sırasında bir doktorun yaralanan bir gence müdahale ederken polis tarafından öldürülmesi tepkileri daha da büyüttü. Sadece acil ve hayati vakalara bakan doktorların bağlı bulunduğu sendika ve örgütler, rejimin göstericileri katletmesine tepki göstererek askeri kurumlara bağlı hastaneler ile iktidardaki Ulusal Kongre Partisinin yöneticilerinin sahip olduğu hastanelerde görevli tüm doktorlarını çekme ve greve devam etme kararı aldı.
Tüm hastaneler polis ablukası altına alınmış durumda, kimi hastanelere düzenlenen saldırılarda hastalar da yaralandı. Pek çok doktor ve cerrah tutuklandı, doktorların bağlı olduğu sendika ve dernekler baskı altına alındı. Ancak doktorlar grevlerini sürdüreceklerini dile getiriyorlar. Sendikalar ve muhalif örgütler ülkede rejime karşı gösterilerin devam etmesi gerektiğini belirterek halkı bu gösterilere güç vermeye çağırdı. Sudanlı yoksul işçi ve emekçiler El Beşir rejimi yıkılıncaya kadar mücadeleye devam edeceklerini ifade ediyorlar.
Bangladeşli işçilere polis saldırısı
Tekstil sektörünün ucuz işgücü cenneti Bangladeş’te işçiler ücretlerinin yükseltilmesi için greve çıktılar. Tekstil sektöründe dünyanın en düşük ücretini alan işçilerin çalışma koşulları da korkunç! İş güvenliği önlemleri alınmıyor, 2013 yılında gerçekleşen Rana Plaza faciası gibi iş cinayetlerinde binlerce işçi yaşamını yitiriyor. Ancak iş güvenliği önlemleri patronlar için ekstra maliyet olarak görüldüğünden göz ardı ediliyor. Üstelik bu fabrikalarda Zara, H&M gibi dünyanın en ünlü hazır giyim markaları için üretim yapılıyor.
Yakın zamanda Bangladeş’te asgari ücret zammı gerçekleşti ancak bu zam işçilerin ücretlerine tam olarak yansıtılmadı. Birçok fabrikada asgari ücretin üstünde ücret alan işçiler aynı oranda zam talep ettiler ancak bu talep karşılanmadı. Tersine işçiler işten atılmakla, yerlerine daha düşük ücretle çalışacak işçiler alınmasıyla tehdit edildi. Hayatları sefalet içinde geçen binlerce tekstil işçisi asgari ücret zammından faydalanmak için greve çıktı. 6 Ocakta başlayan grev ve protesto gösterileri giderek kitleselleşti. 9 Ocakta ise binlerce işçi başkent Dakka’daki ana yollara döküldü. Haklı taleplerini yükselten grevci işçilere polis saldırdı. Biber gazı, tazyikli su ve plastik mermi ile gerçekleştirilen saldırıda bir işçi yaşamını yitirdi, elliden fazla işçi ise yaralandı. Ancak bu saldırı işçileri yıldırmadı tersine daha da öfkelendirdi. Savar kentinde de binlerce işçinin fabrikalardan sokaklara akmasıyla on binlerce kişilik gösteriler düzenlendi.
Artan hayat pahalılığı, ekonomik kriz dünyanın her yerinde işçi sınıfının hayatını daha da çekilmez hale getiriyor. İşçiler mücadeleye giriştiklerinde ise patronlar sınıfı ve onların temsilcileri işçi sınıfının mücadelesini engellemek için çeşitli yollara başvuruyorlar. Grev yasakları, polis saldırıları ve tehditlerle işçileri yıldırmaya çalışıyorlar. Ancak dünyanın her yerinden işçilerin mücadele sesleri gelmeye devam ediyor.
Tunus’ta kamu emekçilerinin mücadelesi devam ediyor
Tunus hükümeti bütçe açığını kapatmak için emekçilerin maaşlarına zam yapmayacağını açıkladı. Ülkenin en büyük sendikası Tunus Genel İşçi Sendikası UGTT, bu karara tepki göstererek hükümetten yaklaşık 700 bin işçinin ücretinin arttırılmasını talep etti. Hükümete geri adım attırmak ve ücretlerine zam alabilmek için yüz binlerce emekçi sendika öncülüğünde grevler ve mitingler düzenliyor. Hükümet ile yapılan görüşmelerden işçilerin lehine bir sonuç çıkmaması üzerine, 17 Ocakta Tunus’ta bir kez daha yüz binlerin buluştuğu bir miting düzenlendi.
Bir günlük grev, Tunus’un hastanelerini, hükümet dairelerini, ulaştırma sistemini etkiledi. Ülkenin ana hava limanının iç ve dış hatlarında tüm uçuşlar iptal edildi, ülke çapındaki okullar kapatıldı. Limanlar, toplu taşıma araçları, hastaneler ve diğer kamu hizmetleri büyük oranda durdu. Sendikanın genel merkezi önünde toplanan işçiler, ana cadde boyunca “Halk Rejimin Düşmesini İstiyor!”, “İktidar Halka Ait!” sloganlarıyla yürüdüler. Sendika yöneticileri, bu mücadelenin devam edeceğini ve taleplerinin yerine getirilmesi için hükümetten bir adım beklediklerini ifade ettiler. Aksi halde yüz binlerin yine tüm ülkede yaşamı durdurmak ve gücünü göstermek için yan yana gelmeye devam edeceği vurgulandı.
Meksika’da grev
Meksika’nın ABD sınırında bulunan Matamoros bölgesindeki sanayi havzasında 70 binden fazla işçi greve çıktı. 12 Ocak Cumartesi günü başlayan greve katılan işçi sayısı giderek artıyor. Oldukça büyük bir sanayi havzasında patlayan grev dalgası, patronlara korku salarken işçilere umut oluyor!
Bölgede yaklaşık 3000 fabrika bulunuyor ve bir milyondan fazla işçi bu fabrikalarda General Motors, Ford, Fiat gibi otomotiv devleri için yedek parça üretiyor. Meksika’nın ihracat gelirinin yüzde 65’ini sağlayan bu sanayi havzasındaki işçiler ise, kölelik koşullarında çalışıyorlar. Günde on saatin üzerinde çalışan işçiler çok düşük ücretler alıyor ve ücretler artan hayat pahalılığı karşısında her geçen gün eriyor. İşçiler iş güvenliği önlemlerinin alınmadığını, bazı temel iş güvenliği malzemelerini kendileri almak zorunda kaldıklarını anlatıyorlar. Çoğunlukla kadınların çalıştığı fabrikalarda tuvalet molalarına sınırlama getirildiğini, ihtiyaçlarını gideremediklerini söyleyen işçiler, bu nedenle en sıcak günlerde dahi yeterince su tüketemediklerini dile getiriyorlar.
Sefalet ücretlerine ve kötü çalışma koşullarına daha fazla dayanamayan işçiler, ücretlerinde %20 artış ve haftalık çalışma süresinin 40 saate düşürülmesi talepleriyle greve çıkmaya karar verdiler. Sendikalarından yeterince destek göremeyen işçiler, kendi temsilcilerini seçmek için toplantılar düzenlemeye başladılar. Greve katılan işçi sayısı arttıkça işverenlerin korkusu da arttı ve işçilerin gözünü korkutmak için işe koyuldular. Grevler devam ederse toplu işten atmaların gerçekleşeceği tehdidiyle, işçilere geri adım attırmaya çalıştılar. Grevlere desteğin artmaması için hem ABD’de hem de Meksika’da medya adeta üç maymunu oynuyor. Bölgedeki tek geçim kaynağı bu fabrikalar olmasına rağmen, işçiler tehditlere aldırış etmeyerek grevlerine devam edeceklerini dile getiriyorlar. Çünkü haklı olduklarını biliyorlar. Kaybedecek şeylerinin olmadığını, daha iyi bir gelecek için mücadeleye giriştiklerini ve pes etmeyeceklerini söylüyorlar.
Los Angeles’ta öğretmenler greve çıktı
ABD’de öğretmenler bu kez Los Angeles’ta greve çıktılar. Daha önce Batı Virginia, Kentucky, Oklahoma ve Arizona eyaletlerinde öğretmenler çeşitli taleplerle grevler gerçekleştirmiş ve kazanmışlardı. Bu kez de Kaliforniya eyaletinin Los Angeles kentinde düşük ücretlere, kalabalık sınıflara, personel yetersizliğine karşı iş bıraktılar.
ABD’nin en büyük okul bölgelerinden biri olan Los Angeles’ta yaklaşık 33 bin öğretmen ve okul çalışanı gerçekleştirdikleri grevle eğitimi durdurdu. 14 Ocak Pazartesi günü iş bırakan emekçiler 50 bin kişinin katıldığı kitlesel bir yürüyüş gerçekleştirdi. “Öğrencilerimiz İçin Mücadele Ediyoruz!” pankartıyla yürüyen eğitim emekçilerine öğrenciler ve aileler de destek verdi. Aileler eğitime daha fazla bütçe ayrılmasını, çocuklarının daha iyi şartlarda eğitim almasını istiyorlar. Okulların özelleştirilmesine, iş güvencelerinin ellerinden alınmasına karşı çıkan eğitim emekçileri, daha yüksek ücret talebinin yanı sıra sınıflardaki öğrenci sayısının azaltılmasını, okullara daha çok personel alınmasını, rehberlik ve sağlık hizmetlerinin arttırılmasını talep ediyorlar.