
Akdeniz’in soğuk suları 117 göçmene daha mezar oldu. 17 Ocakta Libya’dan hareket eden ve İtalya açıklarında batan botta ikisi bebek 117 kişi hayatını kaybetti. Açlığın, yoksulluğun, savaşların yakasından düşmediği binlerce insan çareyi başka diyarlara göç etmekte aradılar. Daha iyi bir yaşam için ölümü göze alarak bu yolculuğa çıkan onlarca işçi-emekçi sınıf kardeşimiz, sömürü düzeni tarafından “size yaşam hakkı da yok” denilerek katledildi.
Akdeniz’in soğuk suları 117 göçmene daha mezar oldu. 17 Ocakta Libya’dan hareket eden ve İtalya açıklarında batan botta ikisi bebek 117 kişi hayatını kaybetti. Açlığın, yoksulluğun, savaşların yakasından düşmediği binlerce insan çareyi başka diyarlara göç etmekte aradılar. Daha iyi bir yaşam için ölümü göze alarak bu yolculuğa çıkan onlarca işçi-emekçi sınıf kardeşimiz, sömürü düzeni tarafından “size yaşam hakkı da yok” denilerek katledildi. Katliamdan sonra açıklama yapan İtalya İçişleri Bakanı katliamın sorumlusunun birkaç insan kaçakçısı ve onlara yardım edenler olduğunu söyledi. Gerçek bu mu yani, suçlu birkaç insan kaçakçısı mı? Bu sorunun cevabı biz işçiler açısından çok açık. Bu katliamın sorumlusu içinde yaşadığımız sömürü düzenidir.
Kardeşler, binlerce insanı doğduğu, büyüdüğü topraklardan kopmak, bir denizde veya bir konteynerde boğulmayı göze alarak göç etmek zorunda bırakan patronlar sınıfı ve onların düzenleridir. Nüfuz alanlarını genişletmek için etnik ve mezhepsel temelde iç savaşları çıkartan, emperyalist hegemonya kavgasına tutuşan, milyonlarca işçinin, emekçinin bu savaşlarda ölmesine sebep olan bu kâr düzenidir. Bu paylaşım savaşlarının ortaya çıkardığı yıkım binlerce insanı başka ülkelere göç etmek zorunda bırakıyor. Bir taraftan bu paylaşım savaşlarının getirdiği yıkım diğer taraftan açlık, sefalet, baş gösteren salgın hastalıklar gibi başlıca sorunlar binlerce emekçiyi başka diyarlarda yaşamak umuduyla göç etmek zorunda bırakıyor.
Göç eden binleri ise ya denizlerde boğulmak ya da insanlık dışı yaşam koşulları bekliyor. Aşağılanmak, dışlanmak, bütün kötülüklerin kaynağı olarak görülmek göçen emekçilerin neredeyse kaderi olmuş durumda. Patronlar sınıfı göçmen işçileri ucuz işgücü olarak görüyor ve iliklerine kadar sömürüyor. Diğer taraftan ekonomik krizle birlikte artan işsizliğin, yoksulluğun ve hayat pahalılığının sebebini de göçmen işçiler olarak gösteriyor. Yabancı ve göçmen düşmanlığı yapılarak emekçiler birbirine düşman ediliyor. Bu sayede yaşadığımız yoksulluğun ve katliamların sebeplerini görmemiz engellenmek isteniyor.
Kardeşler, Afrikalısıyla, Asyalısıyla, Amerikalısıyla, Avrupalısıyla bizler üretenler, alın teriyle geçinenleriz. Biz işçi sınıfıyız. Sorunları, acıları ve çıkarları ortak olan bir sınıfız. Patronlar sınıfının daha fazla kâr elde etmek için milyonları nasıl da göç yollarına düşürdüğünü, binlercesinin ölümüne sebep olduğunu görelim. Bize söyledikleri yalanlara kanmayalım. Bizim sorunlarımızın sebebi göçmen işçiler değil, patronlar ve onların kâr düzenidir.