
Soma, Ermenek ve diğer madenlerde katledilen madencilerin anısına...
Sen Ferhat’sın delersin dağları
Senin tırnak izlerin var duvarda
Düşlerini kömürle yoğurduğun bir an
Yedi başlı bir dev kükredi
yerin derinliklerinden.
Yedi başlı bir ejder,
Ağzı ateş topu.
Bir an Elif geldi çakıldı gözlerinin önüne,
Bugün de gitmesen baba, bugün de gitmesen
Baba…
Yedi başlı ejder kükredi yerin derinliklerinden
Üç yüz bir fener,
Üç yüz bir Ferhat,
Üç yüz bir yüz düştü yere
Düştü
Tırnaklar, gözler
Hayal ve düş, ejder, geride kalan Elif, baba
Çığlık, bir hortum gibi yaladı madenci sokaklarını
Ve birleşti madenci sokaklarında çığlıklar
Acılar ve öfkeler birleşti,
Üşüştü madencilerin tepesine,
Ayşe’nin evine,
Can alıcı kuşlar.
Üşüştü düşen Ferhatların çığlığını boğmak için
Üşüştüler tepemize,
Güzel ölümleri, fıtratı bize ihsan eylemek için
Ellerinde kova kova
kan deryasına kan taşıyan beyler, ihsan eylemiş bize
güzel ölümleri ve kaderi,
İhsan eylemiş Elif’e babasız büyümeyi.