Ben Akademi Matbaada çalışan bir işçiyim. Geçenlerde akşam paydosunda servisleri beklerken ellerinde “İşçi Dayanışması” bülteni olan işçi arkadaşlar yanımıza geldiler. Bizlere ellerindeki bülteni tanıtarak almamızı, okumamızı tavsiye ettiler. Ben de bir tane aldım, bültende çeşitli sektörlerdeki fabrikalardan haberler vardı. Özellikle bir tanesi dikkatimi çekti. Devlet Malzeme Ofisi matbaasında çalışan bir işçi, fabrikasındaki sorunları anlatmış. Oysa devlet sektöründeki işçilerin iyi şartlarda çalıştığını zannederiz. Orada da bizim yaşadığımız sorunların hemen hemen aynısı yaşanıyormuş. Hasta oldun mu vizite kâğıdı alman zormuş, aynen bizdeki gibi. Doktorun verdiği iş göremez raporun yedi günü geçti mi ihtar yiyormuşsun. Bir de iş hakkın tazminatsız feshedilebiliyormuş.
Bizde de durum farklı değil, her an işten çıkartılabiliyoruz. Devlet Malzeme Ofisi matbaasından emekli olmuş bir işçi abimizle geçenlerde sohbet ederken, “Biz ‘80 öncesinde orada işçiler olarak örgütlüydük ve birbirimize güvenirdik. Birlikte hareket ederdik, fabrikada işçilerin dediği olurdu, yani vizite kâğıdı ya da rapor almak ne ki! Çalışma koşullarından maaş zammına kadar her şeyde söz sahibiydik” diyordu. Ben bu bülteni hazırlayanlara teşekkür ediyorum. Bu bülten sayesinde biz işçiler daha iyi anlıyoruz ki, haklarımızı almak ve olanı da korumak için, birlik olup, birbirimize güvenip mücadele etmeliyiz. Aynen eskiden mücadele veren işçiler gibi.