2004 yapımı Machuca filmi Şili’de, Allende liderliğindeki Sosyalist Parti iktidarının 1973’te bir askeri faşist darbeyle yıkıldığı günlerden bir kesit sunuyor bizlere. Arka planda bazı gerçeklere yeniden ışık tutuyor.
Burjuvazi şartlar nasıl olursa olsun –Allende hükümetini zora sokmak, kötülemek için dükkânlar kapatılmış, gıda maddeleri için kuyruklar oluşmuş olsa bile– her daim lüks içinde yaşıyor, lüks evlerde oturuyor, lüks otomobillere biniyor, çocukları en iyi okullarda okuyor. İşçi sınıfı ise sefalet koşullarında yaşam mücadelesi veriyor. Film bu iki sınıfın ve yaşamlarının ne kadar eşitsiz ve ne kadar farklı olduğunu gözler önüne seriyor.
Filmde Şili’deki darbenin kime ve neye karşı yapıldığı da gözler önüne seriliyor. Film sınıf mücadelesinin yükseldiği bir dönemde geçiyor. İşçi sınıfı fabrikalarda, madenlerde, sokaklarda mücadele ederken, burjuvazi Allende iktidarını yıkmaya çalışıyor. İşçi sınıfının mücadelesinin önü faşist bir darbe ile kesiliyor. İşçi sınıfından binlerce insan çoluk çocuk, genç yaşlı demeden katlediliyor. İnsanlar sindirilip bastırılıyor. Ve mücadele azimleri, fikirleri, öfkeleri yok edilmek isteniyor. Darbe sonrasında burjuvazinin yani sermaye sınıfının lüks hayatı ise aynı şekilde devam ediyor.
Machuca, gerçekleri görmemizi sağlayan güzel filmlerden biri. Bugünlerde işçi sınıfının mücadelelerinin hiçbir işe yaramadığını hatta toplumda huzursuzluğa sebep olduğunu söyleyenlerin gerçeklerin üstünü nasıl örtmeye çalıştıklarını bir kere daha anlıyorum bu filmle birlikte. Burjuvazi, işçi sınıfının mücadelesini karalamalarla, faşist darbelerle engellemeye çalışsa da boş! İşçi sınıfının mücadelesini ancak bir dönem için bastırabilir. An geldiğinde hiçbir kuvvet işçi sınıfının örgütlü gücünün önüne geçemez. Tıpkı Şili’de 1987’de faşist Pinochet’nin sıkıyönetimi kaldırmak zorunda kalması gibi…