Geçtiğimiz haftalarda “fırsatçılığı” örnekleyen bir olay yaşanmıştı. Emine Arık, 8 yıl önce Bursa’nın Merkez İlçe Belediyesindeki bir taşeron firmada çalışıyordu. Dikiş kutusu olarak kullanmak için işyerinden boş zannettiği çikolata kutusunu almak istemişti. Ama taşeron patron bu durumu fırsata çevirdi; kadın işçiyi hırsızlıkla suçlayıp işten atarak 16 yıllık tazminatını gasp etti. Dört çocuk annesi olan ve torun sahibi olan çaresiz kadın 8 yıl hukuk mücadelesi verdi. Bu süre zarfında psikolojisi bozulan ve ameliyatlar geçiren yaşlı kadın mahkeme tarafından haksız çıkarıldı ve tazminat hakkı verilmedi.
Şimdi burada asıl hırsız boş çikolata kutusunu alan kadın işçi mi, yoksa bu kadın işçinin 16 yıllık tazminatını gasp eden patron mu? Yasalar patronların lehine işlediği için kadın işçi hem işten atıldı, hem de elde avuçta bir şey kalmadan açlığın kucağına itildi. Üstelik sağlık sorunları da cabası! Yani adalet bu mu?
Devlet baklava “çalan” çocukları, üşüyen kardeşi için elbise “çalan” çocukları hapse atıyor ama milyarları çalanlara, emek hırsızlarına, işçilerin hayatlarını çalanlara hiç dokunmuyor. Kardeşler, bu düzen devam ettiği sürece işçilerin lehine adalet tecelli etmeyecek. Gerçek adalet işçilerin birliğiyle gelecek.