
Geçtiğimiz günlerde eski işyerimden bir arkadaşım ne yapıyorsun ne ediyorsun diye hal hatır sormak için beni aradı. Biraz konuştuk, dertleştik. Hamile bir ortak arkadaşımız var. “O ne yapıyor, çalışıyor mu?” diye sordum. “Çalışmayıp da ne yapacak? Bir patlıcan olmuş 10 lira!” dedi. Dert yanmaya başladı.
Her gün yeni yeni zamlarla uyanıyoruz. Biz işçilerin, emekçilerin yaşam koşulları günden güne kötüleşiyor, içinden çıkılmaz hale geliyor. Muazzam zenginlikleri üreten biz işçiler en temel ihtiyaçlarımızı bile karşılayamaz hale geldik, başımızdakiler bizlere “kriz mriz yok” diyorlar. Gel bir de krizi asgari ücretle geçinmeye çalışana sor! Evet, zenginlere kriz yok. Onlar zaten lüks içinde yaşıyorlar. Ekonominin büyüdüğünü söyleyenler biz işçilere işsizliği, açlığı yoksulluğu reva görüyorlar. Gecemizi gündüzümüze katıp patronlara çalışıyoruz. Bir de krizin bedelini bizlere ödetmeye çalışıyorlar. Biz işçiler krizin sorumlusu değiliz. Bedelini de ödemek istemiyoruz. Bunun için de bir araya gelip mücadele etmekten başka şansımız yok.