Sermaye düzeni derin bir krizin içine girdi. Amerika’da başlayan ekonomik kriz tüm dünyayı kasıp kavuruyor. Dünyanın dev tekelleri, her gün yüzlerce işçi ve emekçiyi sokağa atıp, işsizlilik ve açlığa mahkûm bırakıyor. Bugün kapitalist bir dünyada yaşıyoruz. Yani birbirine bağlı bir mekanizma işliyor. Bu nedenle dünyanın bir yerinde başlayan kriz sadece oradaki insanların sorunu olmaktan çıkıyor.
Bugün Türkiye’de de birçok sektörde işçiler sokağa atılıyor. Uluslararası bir dev olan Ford’un Türkiye’deki fabrikasından da işten çıkartmalar başladı. İzmit’teki ana fabrikaya, bölgedeki birçok fabrika parça üretmekte. Yani, bu işten atılmalar sadece Ford işçisinin sorunu değil. Çünkü Ford’da üretim alt taşeron firmalar aracılığıyla yapılıyor. Ford’da başlayan işten atılmalar onun yedek sanayisinde çalışan tüm işçileri etkiliyor.
Yakın bir zamanda Ford’da, Autoliv Cankor’da, Kent Gıda’da işten atılmalar yaşandı. Ekonomik kriz gün geçtikçe yakıcı bir şekilde hissediliyor. Bizlerin hayatında tüm bunlar neden yaşanıyor peki? Çünkü işçi sınıfı örgütsüz bir durumda, bu yüzden krizin faturası biz işçi-emekçilerin omuzlarına yükleniyor. Oysa krizi yaratan biz değilken faturasını neden biz ödeyelim? İşçi sınıfı uluslararası bir düzeyde örgütlenip mücadele etmedikçe, krizin faturası hep biz işçilere yüklenecek. Krizin faturasını sermaye düzenine yüklemenin zamanı gelmedi mi?