Cezayir’de baskıcı rejime karşı başlayan gösteriler, 21 Şubattan bu yana artarak devam ediyor. 82 yaşındaki Cumhurbaşkanı Abdüzlaziz Buteflika 18 Nisan seçimlerinde 5. kez aday olacağını açıklamıştı. Cezayir meydanlarını dolduran emekçiler, “Cezayir halkı hayır diyor”, “Artık git” sloganlarıyla tepkilerini dile getiriyorlar.
Protestolarda on binlerce kişi Buteflika’nın yıllardır sürdürdüğü politikalara, artan yoksulluğa, işsizliğe ve kronikleşen yolsuzluğa karşı tepkilerini; “hırsızlar, memleketi yediniz”, “maskaralığa son”, “halk rejim değişikliği istiyor”, “5. döneme hayır”, “Özgür ve demokratik Cezayir” sloganlarıyla gösteriyor. Protestolar futbol maçlarına da yansıyor, stadyumlardan halkın sloganları yükseliyor.
Buteflika felç geçirdiği 2013’ten bu yana kamuoyu önünde hiç konuşmadı, resmi etkinliklere de katılamadı. Sağlık durumu gittikçe bozulmasına rağmen 20 yıllık iktidarını uzatma dayatmasına halk tepki gösteriyor. Muhalefet sağlık durumundan dolayı Buteflika’yı “yaşayan ölü” olarak tanımlıyor. 24 Şubattan beri Cenevre’deki bir hastanede tedavisi süren Buteflika ise tepkilere rağmen adaylıktan çekilmeyeceğini resmen açıkladı. Gösterilerin genişlemesi üzerine Buteflika, bir taraftan tepkileri yavaşlatmak için “Protestocuların yürekten gelen çığlığını duyduğunu” söylerken, öte taraftan protestoları “dış mihraklar”ın oyunu olarak damgaladı. Böylece Cezayirli emekçilerin baskıcı rejime karşı haklı tepkisini “dış mihraklar” suçlamasıyla bastırmak istedi. Emekçiler ise bütün ülkede protestolarını sürdürerek baskıcı rejime yanıt verdiler. Çünkü mesele tek başına Buteflika’nın çekilmesi değil, emekçiler rejimin değişmesini istiyorlar.
Protestolar, Buteflika rejimiyle palazlanan sermaye kesimlerini ürkütmüş durumda. Bu nedenle protestoları karalıyorlar. Başbakan Ahmed Uyahya meclis konuşmasında protesto gösterilerini Suriye’deki iç savaşın başlangıcındaki olaylarla karşılaştırdı. Savunma Bakanı da “Suriye’de de isyan güllerle başladı” sözleriyle eylemlerin meşruiyetine gölge düşürmeye çalıştı. Gözdağı vererek emekçileri korkutmaya çalışıyorlar.
Ancak Buteflika’nın 5. dönem adaylığına iktidardaki FLN (Ulusal Kurtuluş Cephesi) içinden tepki göstererek istifa eden vekiller de oldu. Bu vekiller, istifalarının hemen ardından protestolara katıldılar. FLN’deki istifalar iktidar içinde çatlakların oluştuğunu gösteriyor.
Cezayir’de Buteflika rejimi, onlarca yıl boyunca kamu kurumlarını kontrolü altında tuttu ve özel bir şirket gibi yönetti. Buteflika’nın ailesinin de içinde yer aldığı grubun başında kardeşi Said Buteflika ile Genelkurmay Başkanı Ahmed Gaid Salah da var. Buteflika sağlığını yitirdikçe etkinliklerini arttıran bu isimler, muhalefetin parçalı ve zayıf durumuna güvenerek rejimi ayakta tutmaya devam etmek istiyorlar. Böylece ayrıcalıklı konumlarını da korumak derdindeler.
1954-1962 yılları arasında Fransa’ya karşı verilen bağımsızlık mücadelesinde yer alanların Cezayir siyasetinde önemli bir ağırlığı var. Ülke siyasetinde etkili olan Cezayir savaş gazileri, Buteflika’yı protesto edenlerin kaygılarının meşru olduğunu açıkladılar ve tüm Cezayirlileri gösterilere katılmaya davet ettiler.
1990’lı yıllar boyunca devam eden ve en az 200 bin kişinin ölümüyle sonuçlanan iç savaşın yeniden patlak vereceği korkusu oldukça yaygın. Egemenler, bize çok tanıdık gelecek bir şekilde, “istikrarın sürmesi” bahanesiyle protestoları boğmaya çalışıyorlar. Tüm baskılara rağmen, çoğunluğu Cezayirli işçi ve emekçilerin oluşturduğu protestocular, geri adım atmayacaklarını ifade ediyorlar.
Ülkenin en büyük sendikası UGTA’nın Ruviba ve Reğaya kolları, Buteflika’nın adaylık başvurusunun ardından yaptığı açıklamada, on binlerce üyesinin oligarklara bağlı bir sistem istemediklerini ve seçimleri kabul etmediklerini açıkladılar.
Ülkede ekonomik duruma dair veriler şöyle:
- Ekonomik büyüme hızı yüzde 3’ün altına düşmüş durumda.
- İşsizlik oranı 30 yaş altındaki gençler arasında yüzde 25’e, 16-24 yaş arası gençlerde ise yüzde 30’a ulaşmış durumda.
- Petrol gelirleri son yıllarda hızla düşüyor.
- Ülkenin en önemli geliri petrol ve doğalgazdan oluşuyor. İhracatın yüzde 95’i, kamu maliyesi gelirlerinin yüzde 60’ını bunların geliri oluşturuyor. Ancak gelirlere rejim etrafındaki sermeye kesimleri ve askeri bürokrasi el koyuyor. Bu da ekonomik sorunların derinleşmesine neden oluyor.
- 2013’te 170 milyar euro olan döviz rezervleri, 2018’de 75 milyar euro seviyesine geriledi.
- Cezayir Dinarı 2014’ten bu yana yüzde 40 değer kaybetti. Yüksek enflasyon emekçilerin hayatını çekilmez kılıyor.
Cezayirli emekçiler, yıllardır biriken öfkelerini meydanlara çıkarak dışa vuruyorlar. Demokratik hak ve özgürlüklerini istiyorlar. Baskıcı rejimin ve yolsuzlukların son bulmasını, ekonomik yaşam koşullarının düzelmesini istiyorlar. Cezayir ve Sudan örneği de gösteriyor ki, baskıcı rejimler sonsuza dek var olamazlar. Emekçilerin biriken öfkesi eninde sonunda kendini açığa vurur.