
İçinde bulunduğumuz sistemin günümüz gençliğini nasıl bir hale getirdiğini hepimiz görüyor, duyuyor, izliyoruz. Önümüzde bir gelecek olmadan belirsizlik içinde okuyup, “eğitim” alıyoruz. “İleride bir meslek sahibi olabilecek miyiz?” endişesiyle sürekli sınavlara sokulup birbirimize adeta çelme takarak birbirimizin önüne geçmeye çalışarak bir yarışın içerisinde yorulup duruyoruz. Yarışı bitiren veya bitirmeyen herkesi koskoca bir işsizlik gerçeğinin beklediğinin farkına varamıyoruz.
Genç işsizlerin her geçen gün arttığı bu dönemde, bir çıkış bulamayan gençlik çareyi bağımlılık yapan maddelerde, sosyal medyada arıyor. Sosyal medyaya hapsolan gençliğin kitap-haber okuma oranı gittikçe azalıyor. Bugün bilgisizlikle uyuşturulup bizi yönetenler ne derse onu doğru kabul eden gençliğin tek sosyal aktivitesi “sosyal medyada takılmak” oluyor. Bir şeylerin farkına varıp konuşmaya çalışanların ise önüne sürekli yasaklar koyuluyor. Yani kısaca bir “robot gençlik” oluşturulmaya çalışılıyor. Bunu niye yaptıklarını biliyoruz. Bizden, işçi sınıfının gençliğinden korkuyorlar! Çünkü tıpkı ’68 kuşağının yaptıkları gibi gençlerin mücadeleye atılınca neler yaptığını gördüler, görüyorlar. Bizim de görmemize engel olmaya çalışıyorlar.
Ama biz egemenlerin önümüze koyduğu yalanları yıkıp geçiyor, gerçekleri görüyoruz. Bugünkü sistem bizim asıl tarihimizi, asıl doğruları, gerçekleri öğretmiyor. Beynimizi yalanlarla doldurup bizi yanlışa sürüklüyor. Bunun önüne geçip mücadeleyle dolu kendi tarihimizi öğrenmemiz mümkün! Mücadele örgütümüz UİD-DER ile tarihimize sahip çıkıyor, bilgimize bilgi katıyor, neyin yanlış neyin doğru olduğunu görebiliyoruz. Bu sistemden kurtulmak için biz gençlerin mücadeleye sımsıkı tutunması gerek, yani yalanlara direnç göstermemiz kalbimizi, coşkumuzu ve enerjimizi vermemiz, bu yolda kullanmamız gerek. Artık zamanı gelmedi mi?