
Kısa bir süredir bir firmada danışma bölümünde çalışıyorum. İşe başladığım günden bu yana fabrikanın dışında “eleman alımı olacaktır” ilanı asılı duruyor. Her gün ilanı gören 8-10 kişi iş başvurusunda bulunuyor. İş başvurusuna gelenlerle ben ilgileniyorum ve onlara doldurmaları için form veriyorum. Başvuruya gelenlerle form doldururken bir yandan da sohbet ediyorum. Malum geçtiğimiz günlerde işsizlik oranları açıklandı. Açıklanan resmi verilere göre işsizlik oranı %13,5’e çıkarken, işsizlerin sayısı 4 milyonu aşmış durumda. İşte bu istatistiklere konu olan işsiz işçiler neler yaşıyor, yaptığım sohbetlerden aktarmak istiyorum.
Dolaşmaktan yorulduğu her halinden belli olan otuzlu yaşlarında bir erkek kapıyı çaldı ve bana iş ilanını sordu. Ben de aranan özellikleri anlattım. Ancak ne yazık ki istenilen özelliklere sahip olmayınca arkadaş form bile dolduramadı. Bunun üzerine biraz sohbet ettik. Uzun bir süredir işsiz olduğunu bu yüzden de çok acil işe ihtiyacı olduğunu anlattı. Sabahtan beri sanayinin içinde iş aradığını (nerdeyse akşam olmuştu) ve bir şey yemediğini, yol parası dahi olmadığını utana sıkıla anlattı. Bir süre daha bu sorunların nereden kaynaklandığı üzerine sohbet ettik. Ben yol parası ve yanımdaki yiyeceklerden yemesi için verdikten sonra, iyi dileklerde bulunarak ayrıldı.
Başka bir iş başvurusunda ise form doldurmaya gelen kişi formu doldurmadan önce işyerinin çalışma koşullarını sordu. Ben de merak ettim, “bir önceki işyerinden neden ayrıldın?” diye sordum. Çalıştığı fabrikaya ancak iki hafta dayanabilmiş. Asgari ücrete, haftanın altı günü çalıştıklarını, sadece iki çeşit yemek verildiğini, bulgur ve mercimek dışında başka bir yemek verilmediğini anlattı. Ben de “yoğurt da mı vermiyorlardı?” diye sordum. “Yok be abi, acımızdan öldük, sadece bunları veriyorlardı” dedi, ağlanacak halimize güldük.
Buna benzer pek çok örneği her gün yaşıyorum. Sadece bu iki örnek bile işçiler olarak ne halde olduğumuzu anlatmaya yetiyor. Patronlar bizleri işsizlik kırbacıyla kötü çalışma koşullarına razı etmeye çalışıyorlar. Yani ölümü gösterip, sıtmaya razı olmamızı istiyorlar. Ancak sorunlarımızın çözümü, boyun eğmekte değil, ne kadar çok ve ne kadar güçlü olduğumuzu görmekte, işçi kardeşlerimizle kenetlenerek mücadele etmekte! İşçiler olarak korkularımızdan sıyrılıp birliğimizi ve dayanışmamızı güçlendirelim!