Çocukluğumda okula gitmeden önce tütün fidelerini açmak için erkenden kalkar ve naylon örtülerini açtıktan sonra okula giderdim. Yaz tatillerinde ise tarlada çalışmaya devam ederdim. Okul hayatım bittiğinde ise tarlada çalışma işi bitmişti ama benim için fabrika hayatı başlamıştı. Elimde bir bavulla çalışmak için büyük bir şehre geldim.
Doğup büyüdüğüm yerden kocaman bir şehre gelip çalışmaya başladım. Çalışma hayatım tersanede başladı. Ondan sonra da üç fabrikada daha çalışmışlığım oldu. Şimdi ise bir metal fabrikasında işçilik hayatım devam ediyor. Her fabrika değiştirdiğimde aynı sorunla karşılaştım. Her fabrikada işçiler, kıdemliler olarak yeni işbaşı yapmış arkadaşları kendilerinden biraz farklı görürler. En son işbaşı yaptığım fabrikada ise işçi arkadaşların daha önce tanışıyormuşuz gibi davranmaları beni etkilemişti. Bütün işçi arkadaşlar “hayırlı olsun” ve “bir sorunun olursa çekinme, söyle” diyorlardı. Ben hiç alışık değildim böyle bir fabrika ortamına. Bunun nedeni, bu işyerinin sendikalı olması ve “metal fırtına” sürecini yaşamasıydı.
Zaman akıp geçiyordu. Sözleşme yaklaşıyordu. Taslak hazırlıkları başlamıştı. Bütün işçi arkadaşların fikirleri alınıp taslağa yazılıyor ya da tartışılıyordu. İşçi arkadaşlarımda olumlu değişimler olmasına rağmen henüz alınacak çok yol var. Sözleşme taslağı için herkesle fikir alışverişi yapılırken işçi arkadaşlardan uzun süredir fabrikada çalışanlar kısa süre önce işe başlamış olan işçiler için “onlar yeni, bizler eskiyiz, bizim dediklerimiz daha önemli” havası estirmeye başladılar.
Eski işçi-yeni işçi ayrımı tartışma konusu oldu. Bir işçi arkadaşımız “benim yaklaşık olarak 15 yıldır işçilik hayatım var. Bu fabrikada yeni işbaşı yapmış olabilirim ama işçi olarak yeni değilim. Burada bu ayrımın yapılması beni çok üzdü. Bu bizim mücadelemizi ve birlikteliğimizi böler. Onun için bu kelimeleri hiç kullanmasak iyi olur” dedi. Başka bir işçi arkadaşımız “eski ya da yeni olmak değil, önemli olan birlikte olmaktır. Böyle ayrımlar işverene yarar. İşveren bizleri bölmek için bu ayrımları kullanır. Bu da bizim birlikte mücadele etmemizi ve haklarımızı korumamızı zorlaştırır. Zaten beyaz yaka-mavi yaka diye ayrımları kullanıyorlar. Bunun için biz birlik olup bu ayrımlara karşı çok dikkat etmeliyiz” dedi.
Bu tür ayrımlar işverene yararken, biz işçilerin birliğinin önünde engel oluşturur. Biz işçiler birlikteliğimize zarar veren bu tür yapay ayrımların her zaman karşısında olmalıyız. Bize öğretilen her türlü yanlışa karşı birlikte ve örgütlü gücümüzle mücadele etmeliyiz.