
Emekçi kadın kardeşlerimiz,
İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşıyor.
Tıpkı daha önceki yıllarda olduğu gibi bu yıl da on milyonlarca emekçi kadın, erkek sınıf kardeşleriyle birlikte 1 Mayıs’ta birlik olup alanlara çıkacak. Derisinin rengi, inandığı din, konuştuğu dil fark etmeksizin tüm emekçi kadınlar en gür sesleriyle aynı talepleri haykıracaklar.
Patronların sömürüsüne ve erkek egemen zihniyete boyun eğmeyeceklerini gösterecekler. Çifte ezilmişliğe son diyecekler.
Krizin faturasını ödemeyeceğiz diyecekler.
İşten atmalara, güvencesiz çalışmaya, düşük ücretlere, doğum ve emzirme izinlerinin gasp edilmesine karşı mücadelede kararlı olduklarını gösterecekler.
Eşit işe eşit ücret isteyecekler.
Tacize, tecavüze, şiddete hayır diye haykıracaklar.
Çok güçlü bir sınıfın, işçi sınıfının neferleri olduklarını, işçi sınıfının mücadelesinde öne çıktıklarını ortaya koyacaklar.
Başlarındaki diktatörü deviren ve devrim diye haykıran Cezayirli kadınlar,
Cezayirli kardeşlerinden cesaret alarak kendi diktatörlerini deviren, kadınların özgür olduğu yeni bir düzen kurmak için meydanlarda mücadele eden Sudanlı kadınlar,
Sarı yeleklerini giyerek sömürüye son diye haykıran, daha fazla demokrasi ve özgürlük isteyen Fransalı kadınlar,
8 Mart’ta 6 milyonluk bir grevin altına imza atan İspanyalı kadınlar,
Yoksulluğa, tecavüz ve şiddete karşı büyük bir mücadele yürüten Hindistanlı kadınlar,
“Artık yeter” diye haykıran Endonezyalı kadınlar,
Trump’ın kadın ve göçmen düşmanı politikalarına hayır diyen ABD’li kadınlar,
Orban’ın zorba ve baskıcı rejimine karşı mücadele eden Macaristanlı kadınlar,
“Ekonomik krizin faturasını patronlar ödesin” diyen Yunanistanlı kadınlar,
8 Mart’ta “susmuyoruz, korkmuyoruz, boyun eğmiyoruz” diye haykıran Türkiyeli emekçi kadınlar, kısacası dünya işçi sınıfının kadınları 1 Mayıs’ta tek yürek, tek yumruk, meydanlarda olacaklar.
Erkek egemen toplumsal zihniyete ve kapitalist sömürü düzenine karşı öfkelerini ve güçlerini ortaya koyacaklar.
Kardeşler, emekçi kadınlar,
Bizler de farklı ülkelerden emekçi kadın kardeşlerimizle birlikte 1 Mayıs’ta alanlarda olmalıyız.
Çünkü başımızdaki sömürücüler de sorunlarımız da özlemlerimiz de çıkış yolumuz da bir!
Evin tüm yükü omuzlarımızda. Ayın sonunu getirmek, mutfakta tencereyi kaynatmak, çocuklara bakmak, bitip tükenmeyen bu işlerle uğraşmak bizim sırtımızda.
Kimimizin yükü daha da ağır. Fabrikada, işyerinde köle gibi çalışanlarımız var. Fabrikalarda 3 vardiya ter akıtanlarımız var. Yoksulluk, geçim derdi, çocuklarımızın geleceği ile ilgili kaygılarımız bize bir an bile rahat vermiyor.
Ne düşündüğümüzü, ne talep ettiğimizi, yaşamımızı nasıl sürdürmeyi istediğimizi önemsemiyorlar. Söz hakkımızı elimizden alıyorlar. Bizi pasifleştirmek, susturmak, baskı altına almak istiyorlar. İtaat eden, sorgulamayan, çok çocuk doğuran, yaşadığı şiddetten kendisini sorumlu tutan, hesap sormayan, talepte bulunmayan, hak aramayan pasif bireyler olmamızı bekliyorlar!
Kardeşler, bu düzende bize gün yüzü yok! Bu dünya bizim gerçekten mutlu olabileceğimiz bir dünya değil!
Bu dünya, yemeyip yedirdiğimiz, onlar için saçımızı süpürge ettiğimiz çocuklarımızın mutlu olabileceği bir dünya değil!
Emekçi kadınlar, sınıf kardeşlerimiz,
Gelin UİD-DER Kadın Komitesi’nin çağrısına kulak verelim: Tüm zorluklara ve engellemelere inat, göğsümüzü gere gere “emekçi kadınız, mücadelede öndeyiz” diyelim. Gelin korkularımızı, güvensizliğimizi bir kenara bırakalım. Elimizden gelen her şekilde bizleri aşağılayıp sömürenlere boyun eğmeyeceğimizi gösterelim. Ezilmeye, aşağılanmaya, sömürüye razı olmadığımızı yüzlerine haykıralım.
Biz bambaşka bir dünya özlemiyle doluyuz. Çocuklarımızın mutluluk içinde yaşayacağı, barış ve özgürlük dolu bir dünya istiyoruz. Haklı olan, güzeli ve iyiyi savunan biziz. Güçlü olan da biziz.
O halde bu bilinçle el ele, yürek yüreğe verelim. 1 Mayıs’ta haklılığımızdan, birbirimizden ve dünyanın dört bir yanındaki emekçi kadın kardeşlerimizden aldığımız güç ve cesaretle alanlarda buluşalım.