İşçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin alınmaması ve gerekli denetimlerin yapılmaması nedeniyle gerçekleşen iş cinayetleri, geçen Nisan ayı boyunca en az 145 işçinin hayatını elinden aldı. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin (İSİG) Nisan ayı iş cinayetleri raporuna göre, hayatını kaybeden işçilerden 2’si çocuk, 7’si Kadın, 10’u göçmen işçiydi. Raporda meslek hastalığı nedeniyle 2 işçinin hayatını kaybettiğine yer verildi.
Savaş, yoksulluk, ağır yaşam koşulları nedeniyle yaşadıkları ülkeleri terk edip Türkiye’ye gelen mülteci-göçmen işçiler, patronlar tarafından ucuz işgücü kaynağı olarak değerlendiriliyor. Hiçbir sosyal güvenceleri olmadan kayıt dışı çalıştırılan göçmen işçiler, ağır çalışma koşulları altında sık sık iş kazalarına maruz kalıyor, iş cinayetlerinde yaşamlarını yitiriyorlar. İSİG raporuna göre, Nisan ayında iş cinayetlerinde yaşamlarını yitirdikleri tespit edilen işçilerden 5’i Suriyeli, 2’si Afgan, 1’i Çek, 1’i Gürcü ve 1’i Özbek’ti.
En çok inşaat, tarım, taşımacılık, ticaret/büro, metal, belediye/genel işler, konaklama/eğlence, madencilik, tekstil ve sağlık işkollarında gerçekleşen iş cinayetlerinde, işçiler en fazla trafik/servis kazası, ezilme/göçük, yüksekten düşme ve kalp krizi nedenleriyle yaşamlarını yitirdiler.
Türkiye’nin 48 şehrinde gerçekleşen iş cinayetleri, en çok Antalya, Bursa, İzmir, İstanbul, Gaziantep, Ankara, Manisa, Sakarya, Kocaeli, Konya, Şanlıurfa ve Tekirdağ’da meydana geldi.
İş cinayeti kurbanlarının yüzde 1,37’sine karşılık gelen 2 işçi sendikalıydı. Bu da işçilerin sendikal örgütlenmesinin işçiler için ne kadar hayati bir önemde olduğunu bir kez daha ortaya koyuyor.
Sömürü düzeni devam ettikçe işçiler ölmeye, düzen kriz yaşadığında faturayı işçilere ödetmeye devam edecek. İşçilerin hayatta kalmak ve ağır çalışma koşullarını düzeltmek için tek çareleri var: Kendi sınıf çıkarları etrafında birlik olmak, örgütlenmek ve mücadele etmek!