
1 Mayıs, çalıştığım fabrikada ender gördüğümüz tatil günlerinden biri oldu. Buna rağmen işçilerin büyük çoğunluğu 1 Mayıs’a katılmayı düşünmedi. 40 kadar işçi İzmit’te Türk-İş’in düzenlediği 1 Mayıs’a katılacaktı. Benim de içinde olduğum 5 kişi ise Bakırköy’de düzenlenecek olan ve UİD-DER’in de olduğu 1 Mayıs’a katılacaktı. Gece vardiyasından çıkışta UİD-DER kortejinde yerimizi aldık.
Ertesi gün işbaşı yaptığımda fabrikada ağırlıklı olarak 1 Mayıs konuşuluyordu. Üretim kapısından tezgâhımın başına kadar geçen yol boyunca selamlaşarak 1 Mayıs’ı konuştuk. İzmit’e gidenlerden biri “Damat Şaşırma Sabrımızı Taşırma” sloganı attık derken bir başkası “kortejler çok cansızdı, sessiz sedasız yürüdük, valla ben bir şey anlamadım” dedi. 1 Mayıs’a katılmaya çok hevesli olan bir başka işçi “alana girmemizle çıkmamız bir oldu. Ben hiçbir şey anlamadım, o kadar yolu biz neden gitmiş olduk?” diyerek üzüntüsünü dile getirdi. Tezgâhıma doğru giderken bir başka işçi “bu insanlar kendi mitingine gelmiyor, biz nasıl hak kazanacağız” diyerek umutsuzluğunu dile getirdi. Nihayet bir işçi “abi siz Bakırköy’deki mitinge katıldınız, orası nasıldı?” diye sordu ve UİD-DER ile ilk kez mitinge gelen işçi şöyle dedi: “Ben daha önce 1 Mayıs’a hep gittim ama ilk kez bu kadar güzel bir mitinge katıldım. Çünkü çok güzel bir kortejle gittim. Hem halaylarımızı çektik hem işçi türküleri dinledik hem de taleplerimizi haykırdık. İşçiler örgütlü olursa birçok şeyin üstesinden gelebilirler, ben bunu hissettim. Seneye 1 Mayıs’a yine UİD-DER’le gideceğim.”