İŞTEN ÇIKARMALAR YASAKLANSIN
HAFTALIK ÇALIŞMA SÜRELERİ 40 SAATE ÇEKİLSİN
İŞÇİLERİN GELİR KAYBI İŞSİZLİK SİGORTASINDAN KARŞILANSIN
Sermayedar sınıf ve örgütleri, tüm dünyayı etkisi altına alan krizi fırsat bilerek bir yandan işçilerin birikmiş fonlarına göz diktiler ve kamu kaynaklarının kendilerine aktarılması için baskıyı artırdılar, diğer taraftan krizin yükünü işçilerin sırtına yıkmak için türlü yöntemler deniyorlar.
Farklı işkollarında binlerce işçi işten çıkarıldı. İşten çıkarılmanın örtülü biçimi olan ücretsiz izin uygulamaları giderek yaygınlaşıyor.
Sermaye, işletme gibi bir cansız varlıkla, insanı eşdeğer tutmaya çalışıyor. Onun mantığında kendisi kazanmadığı sürece kimseye yaşam hakkı yok.
Sermaye, işçilerin çalışma koşullarına saldırarak onların yaşama hakkına saldırmış oluyor.
Bu kabul edilemez.
Kriz, tüm dünya çapında sermayenin açgözlülüğünden, daha fazla ve daha hızlı para kazanma hırsından kaynaklandı.
Bu açgözlülüğün bedelini, milyonlarca işçiye, onların ailelerine ve çocuklarına ödetmeye çalışmak, en ilkel zamanlarda bile görülmedik bir barbarlığın ifadesidir.
Diğer taraftan, dünya hükümetleri, sermayenin dümen suyunda giderek, bu milyonların haykırışlarına kulaklarını sağır etmiş durumdalar. Trilyonlarca dolar, krizin sorumlularına aktarılmaya devam ediliyor.
AKP iktidarı da benzer bir şekilde, kriz tartışmalarının bu kadar yaygınlaşmadığı günlerde esas olarak ekonomik göstergelerin bozulmasının etkisiyle, İşsizlik Sigortası Fonu’ndan ve hazine kaynaklarından İstihdam Paketi adı altında sermayeye çok ciddi bir kaynak transferi gerçekleştirmişti.
Sermaye şimdi daha fazlasını talep ediyor ve hükümeti sıkıştırmaya çalışıyor.
Hükümet ise, ülkenin krizden söylenildiği gibi etkilenmeyeceğini iddia ediyor.
Dolayısıyla ortada bir belirsizlik söz konusu. Ancak bu belirsizliğe rağmen, sermaye işçilere krizi bahane ederek saldırmaya devam ediyor.
Bu nedenle, öncelikle genel kriz koşullarının oluşup oluşmadığının araştırılması için, hükümetin de içinde olduğu işçileri ve işverenleri temsil eden bir kurulun oluşturulmasını talep ediyoruz.
Bu adımla birlikte, istisnasız tüm işyerlerinde işten çıkarmalar yasaklanmalıdır. İşçiler bu krizin de mağduru yapılmamalıdır. Krizin faturası, sermayenin birikimlerinden ödenmelidir.
Tüm işkollarında üretim miktarlarıyla çalışma saatleri arasındaki açığın kapatılması ve işsizliğin asgariye indirilebilmesi için, haftalık çalışma süreleri 40 saate düşürülmelidir.
Haftalık çalışma sürelerinin 40 saate indirilmesi sonucunda işçilerin gelir kaybının önlenmesi için, İşsizlik Sigortası kaynakları kullanılmalı, ödemeler 45 saat esasına göre yapılmalıdır.
Sermaye bu önerimize şiddetle karşı çıkacaktır, bunun adil olmadığını, serbest piyasa kurallarına aykırı olduğunu söyleyecektir.
Varsın söylesin. Ancak ekmek bulamayanla, para kazanamayanı eşit tutan adalet, adalet olamaz.
Bunlara eşit davranmaya çalışan ise sermayenin hizmetindedir.