
301 işçinin hayatına mal olan Soma Katliamı’nın üzerinden tam 5 yıl geçti. Facianın haberi madencilerin evlerine ulaştığında, anneler, çocuklar, kardeşler önce umutla beklediler maden ocağının ağzında. Çıkarılan her bir cansız beden bir ailenin umudunu, düşlerini yıktı. Soma köylerinde kazılan mezarlar, savaşlarda görülebilecek bir manzarayı yansıtıyordu. Acı ve keder yüzlerce işçi ailesinin yüreğini dağladı. Yüzlerce çocuk babasız, eşler dul, anne babalar evlatsız kaldı. Bu katliam tüm emekçileri yasa boğdu.
Yerin yüzlerce metre altında çıkan yangın, madenin kısa sürede dumanla dolmasına yol açmıştı. Yanlarındaki eskimiş gaz maskeleri dışında, yüzlerce maden işçisini dumandan koruyacak hiçbir sağlık ekipmanı yoktu, havalandırma sistemleri yetersizdi. Madeni işleten şirketin patronu, maliyetten kaçınmak için maskeleri yenilememişti. Duman madenin içini hızla doldururken, işçilerin yüzlercesi hiçbir koruma sağlamayan maskeleriyle çıkışa ulaşmayı başaramadı. İşçilerin dumandan ve kömür tozundan kararmış cansız bedenleri tek tek gün ışığına çıkarıldıkça, ailelerdeki umutlar azaldı. 17 Mayısa kadar cansız madencilerin bedenleri çıkarılmaya devam edildi.
Soma faciası, bir iş kazasında yüzlerce işçinin yaşamını kaybettiği bir katliam olarak ülke tarihine geçti. Bu büyük facianın ardından AKP hükümeti, sorumluları ortaya çıkarmak, bu tür katliamların bir daha gerçekleşmemesi için gerekli önlemleri almadı. Tersine, yüzlerce işçinin canını alan bu facianın üzerini örtmeye çalıştı. Katliama tepki gösteren acılı madenciler ve yakınları hedef alındı, tekmelendi, tokatlandı.
Can Gürkan Maden İşletme Yasağı Kaldırılarak Tahliye Edildi
Ailelerin açtığı davada aralarında Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan’ın da bulunduğu 5’i tutuklu 51 kişi yargılandı. Dava faciadan 11 ay sonra açıldı. 11 Nisan 2018’deki kararla patron Alp Gürkan’ın da aralarında olduğu 37 kişi beraat etti, 9 kişi adli kontrolle serbest bırakıldı, 5 kişinin tutukluğunun devam etmesine karar verildi. Duruşmada tutuklulara 15 yıl ila 22 yıl 6 ay arasında değişen hapis cezaları verildi. Şirketin yönetim kurulu başkanı Can Gürkan’a “taksirle insan öldürmekten” 15 yıl hapis cezası verilmişti. Ancak temyiz başvurusunu inceleyen İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Ceza Dairesi, 18 Nisan 2019’da Can Gürkan’ı duruşmaya dahi gerek görmeden tahliye etti. Üstelik patronun “ruhsat sahibi ve rödovansçı olarak maden ocağı işletme icrasından yasaklanmasına” dair yerel mahkeme kararını da kaldırdı. Böylece Can Gürkan’ın yeniden maden işletmesinin önü açılmış oldu.
Can Gürkan, duruşmalarda sanki 301 madenci ölmemiş gibi, iş güvenliği için her türlü harcamayı yaptığını iddia ederek tahliyesini talep ediyordu. Şirketin patronu, facianın meydana gelmesinin hemen ardından yaptığı açıklamalarda da sorumluluğu olmadığını ifade etmişti. Yüzlerce işçi ailesinin yankılanan acılı sözlerini duymazlıktan gelenler, patronların yalanlarına kulak verdi ve sonunda facianın görünen sorumlularından kimseyi hapiste bırakmadı. Rödovans yoluyla madenleri özel şirketlere kiralayan, üretim baskısı yapan, iş güvenliği önlemlerinin alınıp alınmadığını denetlemediği için faciada büyük bir role sahip devlet ve hükümet yetkililerinden hiç kimse yargılanmadı.
Hükümet, Soma katliamıyla yükselen tepkiler karşısında iş güvenliği alanında bir takım tedbirlerin alınacağına, madenlerde olası bir durumda kullanılmak üzere yaşam odalarının kurulacağına dair sözler vermişti. İş güvenliğiyle ilgili, tüm yetersizliğine rağmen atılan olumlu adımlar, tepkilerin dinmesinin ardından sessizce geri alındı.
AKP İktidarı Boyunca Ölen İşçilerin Sayısı 23 Bini Aştı
AKP hükümeti, iş cinayetlerini “kader” ve “fıtrat” diyerek açıklamaya ve meşrulaştırmaya çalışıyor. Nitekim işyerlerini denetleyip iş güvenliği önlemlerinin gerektiği gibi alınmasını sağlamadığı için, Soma katliamından sonra, aynı yıl içinde İstanbul Mecidiyeköy’de ve Ermenek’te onlarca işçinin canını alan toplu iş cinayetleri gerçekleşti. Sadece geçen yıl en az 1923 işçi, AKP dönemi boyunca 23 binden fazla işçi iş cinayetlerinde yaşamını kaybetti, kaybetmeye devam ediyor. Bu tablo tam anlamıyla bir savaş tablosudur. Gerçek bu olmasına rağmen, hükümet yetkilileri iş kazalarından ve iş cinayetlerinden işçileri sorumlu tutmaya devam ediyorlar. İş kazalarının engellenmesi konusunda çalışmalar yapan, önerilerde bulunan işçi örgütleri, sendikalar ve meslek örgütlerinin talepleri ve tepkilerini AKP dikkate almamaya devam ediyor.
Türkiye’de iş kazaları ve iş cinayetleri işçi sınıfının en yakıcı sorunlarının başında geliyor. İnsana değil kâra odaklanan sermaye sınıfı, maliyetleri arttırdığı gerekçesiyle iş güvenliği önlemlerini almıyor. Hükümet ise, işyerlerini gerektiği gibi denetlemiyor, iş güvenliği önlemlerini almayan işletme sahiplerini cezalandırmıyor. Bu yüzden her ay ortalama 150 işçi iş kazalarında yaşamını kaybederken, Soma’da acı bir şekilde şahit olduğumuz gibi, katliama dönüşen iş cinayetleri gerçekleşiyor.
Şunu çok iyi biliyoruz: Dünden bugüne iş kazalarında yitirdiğimiz sınıf kardeşlerimizin katili sermaye sınıfıdır, kapitalist kâr düzenidir. Kardeşlerimizi aramızdan alanları, sorumluları asla unutmayacağız. Başta Soma madencileri olmak üzere, iş cinayetlerinde yitirdiğimiz sınıf kardeşlerimizi unutmadık, unutturmayacağız!