Eylül ayından bu yana 40 işçi arkadaşımızın işine son verildi. Bu sayı giderek artıyor. Kasım ayı içinde 50 işçi arkadaşımızın daha işten atılacağına dair haberler yayılmış durumda. İşyerinde yaşanan bu gelişmeler karşısında işçi arkadaşlarımızın tutumu şimdilik pek olumlu değil. Bütün bu olanlara karşı henüz örgütlü bir duruş sergileyemedik. Sendikal örgütlülüğü olan bir işyerinde çalışıyoruz ama sadece sendikalı olmak örgütlü olmak, bilinçli olmak, mücadele etmek anlamına gelmiyor. Şimdilik işine devam edebilen işçi arkadaşlarımız bu işten atılmalarda sıra kendisine gelmesin diye işine daha sıkıca sarılma ihtiyacı duyuyorlar. Çıkan arkadaşlarına üzülüyorlar ama bir gün sıra kendilerine gelinceye kadar dayanmaya ve süreci geciktirmeye çalışıyorlar. Ne yazık ki korkunun ecele faydası yok.
Müdürleriyle gece geç saatlere kadar toplantı yapan patronlar bizim için pek güzel şeyler düşünmüyorlar. Onlar bizlerin ve ailelerimizin kemerlerini sıkmaya başladılar. Artık kemer kemiklerimize dayanmış bulunmakta. O sıkılan kemerlerin her deliğinde bizim hayatımızdan bir parça var. Bizler bütün bunların muhasebesini çok iyi yapmalı ve bunun hesabını sormalıyız.
Bizler sendikada üyeliği olup aslında bu işyerinde örgütsüz olan işçileriz. Bu durum değişmediği sürece arkası çorap söküğü gibi gelen saldırılara karşı duramayız. Bize düşen görev bir an evvel içerde örgütlülüğümüzü güçlendirip atılan arkadaşlarımıza sahip çıkmak ve yeni saldırılara karşı mücadele hattı oluşturmaktır.