Merhaba kardeşlerim. Geçenlerde iş arkadaşlarımla 1 Mayıs sonrasında oturup memleket meselelerini konuşuyorduk. İşsizliğin, hayat pahalılığının yaşamımıza etkileri, zamlar, seçimler... Birçok konuda birbirimize derdimizi anlattık. Tabi hep olumsuz şeyler de konuşmadık, katıldığımız 1 Mayıs’ta UİD-DER’in 1 Mayıs programında anlatılanlar, kortejin coşkusu, çevreden korteje olan ilgi, bunları da konuştuk. Hepimiz UİD-DER’le 1 Mayıs’ın anlam ve önemine yakışır bir şekilde mitinge katıldığımız için gurur duyduk.
Arkadaşlarımla sohbet bayağı ilerlemiş artık hepimiz yorulmuştuk. Ertesi gün işe gidecektik. Bir arkadaşımız elindeki telefondan bir taraftan haberlere bakıyordu. Bize devletin yeni cezaevleri inşa edeceğinden bahsetti. Birçoğumuz haberi daha önce okumuştuk. İçimizden bir arkadaşımız birden haberi duyunca şaşırarak “yapma ya, özel sektör mü yapacak cezaevlerini?” diye sordu. Biz de “ne fark eder” diye sorduk. “Özel sektör yaparsa devlet mahpus garantisi verir” diye söyleyince, bizi bir gülme tuttu.
Arkadaşımızın böyle düşünmesi normal. Uzun zamandır hastanelerde, köprülerde devlet özel sektöre verdiği ihalelerde yap işlet devret yöntemini kullanıyor. Özel şirketlerin işlettiği hizmetlerde hastane ise belli sayıda hasta garantisi, yol ya da köprü ise araç geçiş garantisi veriyor. Belli bir sayının altında ise devlet hazineden eksik kalanı takviye ediyor. Bir taraftan sermayeye peşkeş çekilen kamu kaynakları sıra bize gelince nedense hep kaynak yok ya da bitmiş oluyor. İşsizlik fonunun patronlara nasıl peşkeş çekildiğini de biliyoruz. Biz bilinçli işçilere düşen görev, düzenin tüm pisliklerini işçi arkadaşlarımıza anlatmak ve dünyamızı yaşanılabilir bir hale nasıl getirebileceğimizi kavratmaktan geçiyor.