Deri sanayiinde çalışan işçilerin başına gelen iş kazalarının sayıları gittikçe artıyor. Geçtiğimiz aylarda asit tankının patlaması sonucu iki işçi arkadaşımız ağır şekilde yaralanmıştı. Birkaç gün önce de kürk-süet üretimi yapan bir fabrikada yine asit dökülmesi sonucu bir arkadaşımızın yüzünün bir bölümü yandı. Örgütsüzlük nedeniyle yaşanan iş kazalarına karşı sanki sıradan bir olaymış gibi tepki veriliyor. Bunların olumsuz sonuçları da hem deride hem tersanelerde etkisini gösteriyor. Bu durum patronların elini iyice rahatlatıyor. Bu iş kazalarının nedeni, tehlikeli ve birçoğu kanserojen olan kimyasallarla uzun saatler çalışmak zorunda kalmak değilmiş de biz işçilerin dikkatsizliğiymiş gibi algılatılmaya çalışılıyor. Patron kaza sonrasında canıyla uğraşan işçi arkadaşımıza şunu söylüyor: “Dikkat etseydin bu kaza olmazdı, siz hep böyle yapıyorsunuz.” Sonrasında da diğer işçileri “herkes dikkat etsin, işlerimiz çok yoğun, bu kazalar bize sıkıntı yaratıyor” diye azarlıyor. Aslında şunu söylemeye çalışıyor: “Benim iş saatimden çalıyorsunuz ve kârımı engelliyorsunuz.”
Deri sektöründe olsun başka sektörlerde olsun, böylesi ağır çalışma koşulları devam ettiği sürece ne bu iş kazaları bitecek ne de patronların tepkisi değişecek. Bu koşulları değiştirmenin ve iş kazalarını engellemenin yolu örgütlü mücadeleden geçiyor. Ya bir arada durup bunlara karşı mücadele ederiz ya da bu sefalet koşullarında ömür boyu yaşamaya mahkûm kalırız.