Sermaye düzeni yediden yetmişe işçi sınıfından insanların yaşamını zehir ediyor. Toplumun büyük çoğunluğu yaşadığı hayattan memnun değil. Büyük bir stres ve mutsuzlukla baş etmeye çalışıyoruz.
Ekonomik kriz derinleşiyor, işsizlik, iş cinayetleri artıyor, haklarımıza yönelik saldırıların ardı arkası kesilmiyor, demokratik haklar yok ediliyor ve bir de üçüncü dünya savaşı yayılıyor, iyice şiddetleniyor. Bütün bunlardan dolayı insanların güzel günlere olan umutları azalıyor.
Türkiye’de ekonomik krizin derinleşmesiyle beraber sıkça karşılaştığım bir durum var. Özellikle işten çıkarmaların artmasıyla beraber işçi arkadaşlar sıra bize de gelir korkusuyla daha bir sessizleşiyorlar ve “hiçbir şeye karışmazsam herhalde işimden olmam” duygusuyla hareket ediyorlar. İşsizlik iyice aldı başını gidiyor. Milyonlara yüz binler katılmaya devam ediyor. İşsizliğin yanında işyerindeki koşulların kötülüğü, maaşların düşüklüğü, hak gaspları şimdilik çok da büyük sorunlar olarak görülmüyor. Aslında düşünürsek büyük bir sorunlar yumağı içinde bulunuyoruz.
Geçen gün bizim işyerindeki müdürle konuşmam beni daha da şaşırttı. Dile getirdiği düşüncelerini paylaşmak istiyorum sizlerle.
-Abi müdürsün ama gördüğüm kadarıyla sen de epey çalışıyorsun ya, hiç öyle müdürlük sana yaramış gibi değil. Çok yorgun görünüyorsun.
-Sabahtan beridir it gibi koşturuyorum, ne yaparsın. Valla bıktım bu tempodan ama gel gör ki işimden olmak korkusu var. Hayat iyice pahalılaşıyor, çocukların masrafı, ev masrafı... Bir ton masraf var. Allah korusun işimden olursam ne yapacağım? Bu tempoyla çalışmazsam beni bile kovarlar...
Her cümleyi aktarmaya gerek yok sanırım, yakındığı şey belli, işten atılma korkusu. İşimden olurum korkusunun böyle yaygınlaşması, insanların geleceği ne kadar karamsar gördüğünün bir göstergesidir bana göre.
Baktığımız zaman bir dolu sorunumuz var. Gidişat kötü. Tek başına bir bireyin üstesinden gelemeyeceği mutsuzluk, umutsuzluk kaynağı sorunlar var. Hiçbirimiz aslında bu durumdan azade değiliz ve o yüzden ne kadar örgütlüysek o kadar güçlüyüz, ne kadar örgütlüysek o kadar mutluyuz. Geleceğin güzel günlerini örgütlü birlikteliğimiz yeşertecek.