
Doğrudur, hayatta paradan çok daha önemli şeyler var. Mesela dostluk, kardeşlik, sevgi, saygı, yardımlaşma, dayanışma gibi... Her ne kadar kapitalist sistem insan ilişkilerini çıkar ilişkilerine dönüştürmüş olsa da insanı insan yapan değerler maddiyattan çok daha önemlidir. Örneğin işyerinde birlikte çalıştığımız arkadaşlarımızla kurduğumuz çıkarsız dostluklar, dayanışma ve yardımlaşma bizi güçlü kılar.
Peki, çalıştığınız işyerinde bu sözü size arkadaşınız değil de patronunuz ya da müdürünüz söylerse ne olur? Düşünün ki kâr için kurulan bir işletmede yaşamınızı sürdürmek için gerekli parayı kazanmak üzere işe giriyorsunuz. Patronun derdi sizi daha fazla sömürerek olabildiğince çok kazanmak, sizin derdiniz ise ücretinizi yükseltip yaşam koşullarınızı iyileştirmek. Yani patronunuzla tamamen para üzerine kurulu bir ilişkiniz var. Ama nasıl oluyorsa kâr üzerine kurulan bu işletme sizin eviniz, patron da babanız ya da ağabeyiniz oluveriyor. Sonra zam dönemi geliyor, patronla pazarlık masasına oturuyorsunuz ve patronunuz size diyor ki “her şey para demek değil!” Fazla mesai ücretleriniz eksik hesaplanıyor, itiraz ediyorsunuz ve yine aynı cümleyi duyuyorsunuz: “Her şey para demek değil!”
Normal şartlarda hararetle onaylayacağınız bir söz bir anda haklarınızı gasp etmenin bir aracına dönüşüyor. Üstelik paradan daha önemli olan manevi değerlere siz sahip olmalısınız, patron değil! Mesela minnet duymalısınız patronunuza, size “ekmek verdiği” için. Bir gün çocuğunuz hastalandığında hiç ikiletmeden size izin verdiği için ödemesi hiç bitmeyecek bir vefa borcunuz olmalı. Hele bir de bankadan kredi çekmek yerine patronunuzdan faizsiz borç almışsanız vay halinize! İşte o en yüksek maneviyat gerektiren bir durum. Bu durumda patron babanızın tüm taleplerini “her şey para demek değil” diyerek koşulsuz yerine getirmelisiniz. Yoksa nankör olmanız işten değil.
Öyle görünüyor ki, ekonomik krizin derinleşmesiyle faturayı bize çıkartmak isteyen patronlarımızdan bu sözü daha çok duyacağız. Ben kendi adıma son zamanlarda çok duyar oldum. Biz patronlarla bir aile ya da arkadaş değiliz. Biz çıkarları birbirine tamamen zıt olan, iki ayrı sınıfın üyeleriyiz. Kendi sınıf kardeşlerimizle ise gerçekten büyük bir aileyiz. Bu büyük ailenin fertleri olarak kuracağımız dostluk, dayanışma bizi bir araya getirir, kardeşleştirir. O halde patronların dilinde ucuzlaşan bu laflara karnımızın tok olduğunu gösterelim. Herkesin maneviyatı kendisine!