
İşçiler çalışırken ölüyor, sermaye işçilerin canı üzerinden büyüyor. Sadece geçtiğimiz üç ay bile iş cinayetlerindeki artışı özetler niteliktedir. İş cinayetleriyle hayattan koparılan işçilerin sayısı Mart ayında 108, Nisan ayında 145 ve Mayıs ayında ise 163’tür. Kayıtsız, sigortasız çalışan işçileri hesaba kattığımızda ise durum daha da vahimleşiyor. İş cinayetlerinin önüne geçilmesi, iş kazalarının önlenmesi şöyle dursun, önlem alınmayarak iş kazalarına, cinayetlerine davetiye çıkarılıyor.
15 Haziran günü Kocaeli’nin Darıca ilçesinde aşırı yağışlar işçilerin çalışma koşullarıyla birleşti ve can aldı. İş cinayetinin adı “sel” oldu. BİM market işçisi Elif Urhal depoda yemek yediği sırada yoğun yağmur nedeniyle oluşan selde boğularak can verdi. İşyerinin bir yemekhanesinin olmaması, belediyelerin rant alanı haline gelmesi, alt yapı gibi hayati meselelerin göz ardı edilmesi, kısacası yine ihmaller nedeniyle tıpkı diğer işçiler gibi Elif Urhal da ekmek parası kazanmak için çıktığı evine bir daha geri dönemedi. 36 yaşında yaşamı elinden alındı.
İktidara geldiğinden beri patronların “ayağındaki prangaları çözmek” için var gücüyle çalışan siyasi iktidar söz konusu iş cinayetleri olduğunda kör, sağır ve dilsizi oynuyor. İş cinayetleri kaza, kader, fıtrat denilerek geçiştiriliyor. İşçileri göz göre göre ölüme gönderen patronlar cezalandırılmak yerine adeta ödüllendiriliyor. İşçilerin yaşamak için örgütlenmekten başka çaresi bulunmuyor.