
Çay molasında bir kadın işçi anlattı. Okulda öğretmen işçi çocuklarına soruyor anne-babanız, abi-ablalarınız genelde evde ne iş yapıyorlar diye. Kadın işçinin çay molasında anlattığına göre sıra kendi çocuğuna gelince soru ve cevaplar şu şekilde olmuş:
Öğretmen: Abin evde genelde ne iş yapıyor kızım?
Çocuk: Öğretmenim abim evde hep bilgisayar başında oyun oynuyor!
Öğretmen: Ablan evde genelde ne iş yapıyor kızım?
Çocuk: Öğretmenim ablam genelde televizyon izliyor!
Öğretmen: Peki kızım annen evde genelde ne iş yapıyor?
Çocuk: Öğretmenim annem evde genelde uyuyor!
Elbette öğretmen öğrencisinin annesinin genelde evde neden uyuduğuna bir anlam verememiş. Kadın işçi vardiyalı çalışma nedeniyle çocuklarıyla çok az vakit geçiriyor. Hafta sonu çalışma, fazla mesailer ve gece vardiyası nedeniyle evi adeta yatakhane olarak kullanıyor. Kızı da annesinin evde uyumasına, kendileriyle zaman geçirmemesine anlam veremiyor.
Çalışma koşullarının ağırlaşmasıyla, mesailerin uzayıp gitmesiyle aile üyeleri arasında bağlar kopuyor. Anneler çocuklarına, çocuklar annelerine hasret kalıyor. Bu durumun sorumlusu sömürüde dur durak bilmeyen, kendi kârları uğruna işçileri insanlık dışı koşullarda çalıştıran, açgözlü patronlar değil midir?