Merhaba kardeşler,
Hepimiz işyerlerimizde krizin etkilerini iliklerimize kadar hissediyoruz. İşten çıkarmaların artması, maaşların geç yatması, zorla mesai dayatmaları, iş güvenliği ihmalleri gibi bir sürü sıkıntıyla boğuşmak zorunda kalıyoruz. Ben de çalıştığım yerde daha önce yaşadığımız sıkıntıları dilim döndüğünce sitemiz aracılığıyla sizlere anlatmıştım. Şimdi de bir arkadaşımla aramızda geçen bir sohbeti sizlerle paylaşmak istedim.
Arkadaşımla maaşların geç yatması üzerine sohbet ediyorduk, daha doğrusu dertleşiyorduk. Bu arkadaş işe başlayalı birkaç gün olmuştu. Son çalıştığı yerde altı ay boyunca maaşlarının yatmadığını söyledi. Üstelik altı ay boyunca sürekli çalışmışlar ve buna karşı kimse ses çıkaramamış. Böyle anlatmaya devam ederken kendisinin bu sıkıntıya bir çözüm ürettiğini söyledi. Böyle bir çözüm bularak ne kadar uyanık ve akıllı davrandığını da belirtti. Çözüm olarak bulduğu şey bankadan esnek hesap açtırıp o parayla idare etmekmiş. Ayrıca böyle bir fikrin diğer arkadaşlarının aklına gelmediğini söyleyerek alttan alta kendisinin diğerlerinden daha akıllı olduğunu ima etti. Tabi kendisi de gidip diğer arkadaşlarına söylememiş. Bankanın onun imdadına “Hızır” gibi yetiştiğini anlatırken “Allah bankalardan razı olsun” demeyi de es geçmedi.
İşçi arkadaşımızın anlattığı gibi gerçekten de banka kredisi bizim derdimize çare midir? Maaşlarımız ödenmediğinde ya da düşük ücrete çalıştığımız için geçimimizi sağlayamadığımızda tam da tefeciler gibi zor durumumuzdan faydalanarak bize faizle para satanlardan neden Allah razı olsun?
Bu kriz döneminde maaşlarımızı zamanında alamıyoruz. Haliyle kredi taksitleri de zamanında ödenmemiş oluyor. Üstelik bu durum öyle bir hal almış ki bazı sınıf kardeşlerimiz kredi kart borcunu diğer bir kredi kartıyla ödüyor. Zamanında yatırılmadığında akla zarar fahiş faizler ödeniyor. Dert binken beş bin oluyor. Yani kısacası kredi sistemi hayatımızı ipotek altına alıyor. Kredi kartı borçları yüzünden depresyona giren hatta intihar eden birçok işçi var. Çünkü kredi mekanizması borçlara çözüm olmak yerine tam tersine sorunları daha çok katmerleştiriyor.
Yine başka bir gün yemekhanede kredi kartı satıcılarına denk geldik. Diğer arkadaşlar da bankaların fırsatçılığına tepkiliydiler. Özü “zaten maaş alamıyoruz, bunu fırsat bilip çaresizliğimizden faydalanmaya çalışıyorlar” olan bir sohbet geçti yemek sırasında.
Sermaye sınıfının ümüğümüzü sıktığı yetmezmiş gibi, çözüm diye sunduğu mekanizmalar da aslında bizi daha çok bataklığa saplıyor. Tüm sorunlarımızda olduğu gibi düşük ücret, ödenmeyen maaşlar, bütün bunlardan kaynaklı yaşanan geçim sıkıntısının çözümü de bir araya gelmek ve hakkımızı almak için örgütlenmektir. Hayatımızı ipotek altına alan bu sistemi ancak bir araya gelip örgütlenerek alaşağı edebiliriz.