
Yargıtay’dan gece vardiyası ile ilgili emsal karar
Yargıtay 22. Hukuk Dairesi geçtiğimiz haftalarda sürekli gece vardiyasında çalıştırılan işçiler için emsal olabilecek önemli bir karara imza attı.
Gaziantep’te bir otelde sürekli gece vardiyasında çalışan bir işçi bunun yarattığı sağlık sorunları nedeniyle işverenine gündüz vardiyasına geçmek istediğini defalarca bildirmiş ancak talebi kabul edilmemişti. İşçi istifa etmek zorunda kalmış ve mahkemeye başvurarak haklı nedenlerle işten ayrıldığını belirtmiş, hak ettiği kıdem ve ihbar tazminatı ile çeşitli alacaklarının işverence ödenmesini talep etmişti. Ancak işveren mahkemedeki savunmasında işçiyi kahvaltıcı olarak işe aldığını, işçiyi gece vardiyasında çalıştırmak zorunda olduğunu, istifa ettiği için işçinin tazminat hak etmediğini ileri sürmüştü. Davanın görüldüğü Gaziantep 3. İş Mahkemesi işvereni haklı bularak işçinin kıdem tazminatı alacağının ödenmesini reddetmişti. Bunun üzerine işçi davayı temyize taşıdı ve 22. Yargıtay Hukuk Dairesi yerel mahkemenin kararını hatalı bularak bozdu. Yargıtay İş Kanununun 24. maddesine göre, işçinin iş sözleşmesini haklı nedenle feshettiğine ve kıdem tazminatının ödenmesi gerektiğine hükmetti.
Yargıtay kararı ne anlama geliyor?
Kararda, davalı işverenin işçinin görevinin kahvaltıcılık olduğunu, gece çalışmak istemediği için iş sözleşmesini istifa ederek feshettiğini savunduğu hatırlatıldı. Yerel mahkemenin, “istifa dilekçesinin zorla imzalatıldığının ispatlanamadığı, davacının kahvaltıcı olarak işe alındığı, bu işin gece çalışmasını gerektirdiği, ayrıca tanık anlatımlarında işçinin gündüz çalışma isteği kabul edilmeyince işten kendisinin ayrıldığı anlaşıldığından davacı tarafından yapılan feshin haklı sebebe dayanmadığı” sonucuna varmasının hatalı olduğu dile getirildi. Yargıtay ayrıca işçinin sürekli gece çalıştığı için kendi isteğiyle işten ayrılmak zorunda olduğunu dilekçeyle beyan ettiğini, bu dilekçenin istifa olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığını belirtti. İşçinin istifa dilekçesinde gerçek iradesinin ne olduğunun araştırılması gerektiğine dikkat çekti. Çalışma koşullarının düzeltilmesini isteyen işçilere baskı uygulandığı ve istifaya zorlandıkları düşünüldüğünde bu vurgular son derece önemlidir.
Kararda, “Davacının çalıştığı mutfak bölümünde postalar halinde çalışma yapıldığı dosya kapsamıyla sabit olup sadece davacının kahvaltıcılık görevi adı altında çalışma postalarının dışında tutulması ilgili mevzuat ilke ve esaslarıyla bağdaşmamaktadır. Bu itibarla işyerinde postalar halinde çalışma yapıldığı sabit olmasına rağmen davacının sürekli aynı postada çalıştırılmasının ilgili yasal düzenlemelere aykırı olduğu, bu aykırılığın giderilmesine yönelik talebin işverence yerine getirilmemesinin çalışma şartlarının uygulanmaması anlamına geleceği değerlendirilerek davacının iş sözleşmesinin İş Kanunu’nun ilgili maddesi çerçevesinde haklı sebeple feshedildiğinin kabulü gerekir” denildi. Kararda, “4857 sayılı İş Kanunu’nun 69. maddesi uyarınca, gece çalışması nedeniyle sağlığının bozulduğunu raporla belgeleyen işçiye işveren, olanakların elverdiği ölçüde gündüz postasında durumuna uygun bir iş verir. İşin niteliği ve yürütümü, iş sağlığı ve güvenliği göz önünde tutularak gece ve gündüz postalarında iki haftalık nöbetleşme esası da uygulanabilir” vurgusu yapıldı.
Bu karar işverenlerin “işin niteliği” bahanesiyle işçileri sürekli gece vardiyasında çalıştıramayacağı anlamına gelmektedir ve önemlidir. Benzer şekilde çalıştırılan işçiler haklarını bilerek ve birlikte hareket ederek daha iyi çalışma koşulları sağlanmasını talep etmelidir. Öte yandan aynı gerekçelerle işten ayrılmak zorunda bırakılan işçiler “istifa dilekçesi imzaladım, mahkemeye başvurmam olanaksız” diye düşünmemeli, haklarının takipçisi olmalıdır.