
Geçtiğimiz günlerde hepimizin bildiği gibi üniversite sınav sonuçları açıklandı. Sınava giren 2 milyonu aşkın öğrenciden 628 bin 796 öğrenci barajı geçemedi. Bu öğrenciler barajı geçemedikleri için sıkıntılı bir duruma düştüler. Peki, bunu hak ediyorlar mı gerçekten? Bu durumu yaratan sistemin kendisi değil mi? Hepimizin cevabı aşağı yukarı aynı olacaktır.
Yeni ve genç beyinler sorgulamaya odaklıdır. Sorgulama beraberinde değişim isteğini de getirir. Bu, egemenlerin ve burjuva sınıfın hiç ama hiç hoşuna gitmez. Böylelikle kendisi için tehlike olarak gördüğü bizleri tek tipleştirmeye çalışırlar. Bunu da hiçbir şekilde bizim yeteneklerimize, değerlerimize, isteklerimize, inançlarımıza ve daha sayamadığım bir sürü şeye önem vermeyerek; beyinlerimizi sınav sonrasında kullanmayacağımız gereksiz bilgilerle doldurarak ve bunlar da yetmiyormuşçasına birbirimizin düşmanı gibi yetiştirerek yapıyorlar. Yaptıklarını cezbedici bir hale getirmek için de öğretmenlerimiz tarafından hayallerimiz balon gibi şişiriliyor. Üniversiteye gidip mesleğimizi elimize alıp -ki bu meslek grupları yalnızca belli başlı meslek grupları oluyor- hayatlarımızı kurtarmamızın ve daha yüksek maaşlar alacağımızın mümkün olacağı söyleniyor. Oysa gerçekler hiç de hayallerdeki gibi değil! Ama bu yalanların fark edilmesi biraz uzun sürüyor. Farkına varınca doğal olarak şişen balonlar sönüyor. Sönen balonlar bazı akranlarımızın çaresizliğe düşmesine neden oluyor. Ama ben ve benim gibi örgütlü gençler hayatımızda çaresizliğe yer vermiyoruz. Kurtuluşun örgütlülükte olduğunu biliyoruz!