Ekonomik kriz şiddetini arttırarak ilerliyor. Artık sokakta dolaşırken bile zamlardan yakınan insanları duyabiliyoruz. “Ben hayatımda ilk kez bu kadar yüksek elektrik faturası ödedim” ya da “ulan evde bir buzdolabı bir çamaşır makinesi çalışıyor yine de gelen fatura 100 liradan aşağı değil!” diye feryat eden insanların sayısı gün geçtikçe artıyor. Geçen gün ara sokaklardan birinde dolaşırken şöyle bir yazı gördüm. “%37 elektrik zammından dolayı buz 12 lira olmuştur.” Bu yazı bir dükkânın duvarında asılıydı. Adam buz fiyatını fazla bulan her müşteriye zammın nedenini açıklamaktan yorulunca herhalde böyle bir yola başvurmuş.
Gerçekten de hükümet dediğini yapıyor ve ekonomideki her “iyileşmeyi” vatandaşa yansıtıyor. Öyle ki zamlar artık 3’er ya da birer ay arayla yapıyor. Gerçi buna zam demek de doğru olmaz fiyat güncellemesi demeliyiz ya da fiyat ayarlaması, fiyat dengelemesi falan! Zam demeyelim de ne dersek diyelim. Sonuçta zam dediğin maaşlardaki %3’lük ya da %5’lik artışlar gibi olur. Elektrik, doğalgaz, gıda maddeleri, bunlara yapılan zam değil fiyat güncellemesi. Bu güncellemeler öyle özenle yapılıyor ki şu satırları yazdığım sırada elektriğe %14,9 oranında bir fiyat güncellemesi daha yapıldı. Bu son zamla pardon güncelleme ile birlikte 2 yıl içinde elektriğin fiyatı % 60,9 artmış oldu.
Doğalgaza da son iki yılda benzer zam (Hay Şeytan yine dilim sürçtü) fiyat güncellemesi yapıldı. 2018 yılında 3 kez %9 oranında zam yapılan doğalgaza 2019 yılının Temmuz ayında %14,9 Ağustos ayında da yine %14,9 zam yapıldı. Araçlarda sigara içilmesini “çocukların sağlığını düşündükleri için” yasaklayan hükümete iplik fabrikasında çalışan ve 2 yaşında bir kız çocuğu babası olan bir işçi arkadaşım, sosyal medyadan şöyle tepki göstermişti: “Çocukları bu kadar düşünüyorsanız doğalgaza indirim yapın da kışın çocuklar üşümesin!” Doğru söze ne denir!
Elektrik Mühendisleri Odası İzmir Şubesi, Türkiye’nin Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) ülkeleri içinde enerji fiyatlarının en çok artığı ülke olduğunu belirtiyor. Son 16 yıllık dönemde elektrik, gaz ve yakıt dâhil olmak üzere enerji fiyatları ortalama 3 katı aşkın artış göstermiş. Faturalarda gizleme hazırlığı yapılan dağıtım bedelinin 2009’dan bu yana 5 kat arttığını belirtmiş.
Enerji Piyasası Denetleme Kurulu (EPDK) kamu ve özel sektör üretim şirketlerinin biriken maliyetlerinin tüketiciye yansıtılması kararı almış ve elektriğe Temmuz ayında %14,98 zam yapmıştı. Yani EPDK alenen krizin faturasının yoksullara, emekçilere kesildiğini itiraf ediyor. Son güncellemenin nedeninin ise maliyet bileşenlerindeki artış olduğunu söylüyor. Ne de olsa en “güncel” elektriği kullanıyoruz! O kadar da olsun değil mi? Hem eskiden elektrik mi vardı? Yıllar sonra gaz lambası tekrar revaçta. Efsane geri döndü diye espriler yapılsa da emekçilerin biriken öfkesi her geçen gün artıyor. Ekonomik kriz giderek şiddetleniyor. Elektrikten doğalgaza, akaryakıttan temel ihtiyaç maddelerine dek her şeye zam yapılıyor. Her defasında “en kötüsü geride kaldı” diye kandırılmaya çalışılan işçi sınıfı artık acı gerçeği iliklerinde hissediyor. Bu gün krizin bedeli bizlere ödetiliyor. Eğer buna karşı duracak örgütlülüğü sağlayamazsak yarın daha kötü günler bizleri bekliyor.