Türkiye işçi sınıfının mücadele tarihindeki unutulmaz direnişlerden biri olan Kavel direnişinin öncülerinden Hamit Şindi’yi yitirdik. O, 56 yıl önce genç bir metal işçisi olarak giriştiği mücadeleye, bu mücadelede biriktirdiği anılara yaşamının sonuna dek sahip çıktı. Bir süredir sağlık sorunlarıyla mücadele eden Hamit Amca, 28 Ekimde hayata gözlerini yumdu.
Yıl 1963’tür. Grev ve toplu sözleşme yasalarının henüz çıkmadığı, grevin yasak olduğu bir dönemdir. İstanbul İstinye’de bulunan Kavel Kablo fabrikasında çalışan 170 işçi; ne yasak dinledi ne de baskılara boyun eğdi! Ağır çalışma koşullarına, düşük ücretlere, hak gasplarına karşı direnişe çıktılar. Sendikaları Maden-İş öncülüğünde kenetlendiler, aileleri ve sınıf kardeşleriyle birlikte gece-gündüz fabrika kapısı önünde direndiler. Maden-İş Sendikası Genel Başkanı Kemal Türkler ve direnişçi işçilerin kararlılığı, İstinyeli emekçilerin ve farklı fabrikalardan işçilerin güçlü dayanışma eylemleri, Kavel’i Türkiye işçi sınıfının mücadele tarihine bir destan olarak yazdırdı. İşçilerin mücadelesinin önüne geçemeyen hükümet, 274 ve 275 sayılı grev ve toplu iş sözleşmesi yasasını Meclis’te kabul etmek zorunda kaldı. Yani Anayasada bir hak olarak tanınmasına rağmen iş yasasında olmayan ve dolayısıyla yasak olan grev, Kavel işçilerinin mücadelesi sonucu yasal bir hak haline geldi. Öyle ki yasanın adı dahi Kavel yasası olarak anılır oldu.
İşçi sınıfının ozanlarından Hasan Hüseyin Korkmazgil, Kavel’den, bu destansı mücadeleden “çoban ateşinin yandığı yer” diye bahseder. Kavel Destanı adeta bir çoban ateşi gibi o yıllarda yükselen sınıf mücadelesinin ilk habercilerindendi, Hamit Amca da o ateşi yakanlardan biriydi. Onu tanıyan, onunla sohbet eden herkes Hamit Şindi’nin aradan yarım asır geçse de Kavel destanı ile yaşadığını bilirdi. O, ilerleyen yaşına rağmen çeşitli etkinlik ve eylemlere katılmaktan geri durmaz, anılarını ve deneyimlerini bugünün genç işçi kuşaklarıyla paylaşırdı. UİD-DER’in de çeşitli etkinliklerine katılmaktan geri durmadı. Kemal Türkler’in eşi Sebahat Ablamız’la birlikte UİD-DER Tiyatro Topluluğunun sahnelediği 15-16 Haziran Direnişini anlatan Uyanıştan Başkaldırıya oyununu da heyecanla izlemişti. Hamit Amca, mücadele saflarında özellikle genç işçileri gördükçe daha da umutlandığını dile getirirdi. O, genç bir işçiyken İstinye’de bir fabrika önünde söylemeye başladığı mücadele türküsünü, soluğu tükenene dek sürdürdü. Bizler de ne o destansı mücadeleleri ne de Hamit Amca gibi o mücadelenin neferlerini unutacağız. Hasan Hüseyin Korkmazgil’in söylediği gibi soluğumuz tükenmedikçe bu doyumsuz dünyada, güneşe karışmadıkça etimiz, Kavel grevcilerinin türküsünü söyleyeceğiz!