
18 yaşındaki Mehmet Aydın, 31 Ekimde İstanbul Havalimanı kargo binası şantiyesinde çalışırken asansörün şaft boşluğuna düşerek yaşamını yitirmişti. Arkadaşlarının gencecik yaşta iş cinayetine kurban gitmesi üzerine havalimanında çalışan inşaat işçileri “artık yeter” diyerek iş güvenliği önlemlerinin alınması talebiyle 1 Kasımdan 4 Kasıma kadar iş bırakma kararı almışlardı. Ortaya konulan mücadele sonucu işçilerin talepleri kabul edildi.
Arkadaşlarını iş cinayetine kurban vermelerinin hemen ertesi günü aynı güvenliksiz koşullarda çalışmaya zorlandıklarını belirten işçiler, iş bırakma kararı almışlardı. Şantiye aydınlatmalarının eksiksiz yapılması, asansör ve şaft boşluklarının tümünün korkuluklarla kapatılması gibi taleplerini taşeron firma yetkililerine ileten inşaat işçileri 4 gündür çalışmıyorlardı. Verdikleri sürenin dolmasıyla, 4 Kasım sabahı şirket yetkilileri ile bir toplantı gerçekleştiren işçilerin talepleri kabul edildi. İşçiler de işbaşı yaptı.
Verilen mücadele ile talepler karşılandı karşılanmasına fakat onlarca işçinin canı pahasına inşa edilen İstanbul Havalimanı bir işçiye daha mezar olmuş oldu. İşçiler için adeta toplu bir mezara dönüşen havalimanından gelen haberler, adına kapitalizm denilen bu vahşi sömürü düzeninin yansımasıdır. Onca ocağa ateş düşmesine rağmen patronlar, işçileri aydınlatmaların ve korkulukların bulunmadığı, ciddi tehlikelerle dolu inşaat sahalarında çalıştırmakta beis görmüyorlar. Çünkü insan hayatının hele ki işçilerin hayatının onlar için hiçbir kıymeti yoktur, onların tek kutsalı kârlarıdır! İşte bu kapitalist mantık, sadece Ekim ayında Mehmet Aydın da dâhil en az 155 işçinin canına kıymıştır. İşçiler hayatlarına kasteden bu sisteme karşı kenetlenip mücadele etmelidirler. Bunu yaşamak ve yaşatmak için yapmalılar.