
Merhaba, ben Fatih’te bir devlet hastanesinde temizlik işi yapan bir kadın işçiyim. Deprem kendini tekrar hatırlattı. 17 Ağustos depremini Kocaeli Karamürsel’de yaşamış birisi olarak, o gece ve sonrasında yaşadıklarımı sizlerle paylaşmak istedim. O zamanlar eşim İstanbul’da çalışıyor, ben 1 yaşındaki kızım ve 4 yaşındaki oğlumla annemde kalıyordum. 17 Ağustos gecesi saat 03.00’da yatmaya hazırlanırken, korkunç bir uğultu oldu, küçük kardeş korku dolu bir çığlık atarak uyandı. Ne olduğunu anlamaya çalışırken, bir anda sallanmaya başladık. Korku ve çaresizlik içinde beklerken, duvarların yıkıldığını duyuyorduk. Sonra herşey sustu. Hepimizin iyi olduğunu anladıktan sonra pencereden dışarı çıktık. Ve gördük ki yaşadığımız apartman oturulamayacak hale gelmiş. Çok şükür bizlerde can kaybı ve yaralanan kimse yoktu. Ama çevrede yıkılan binaların içinden yardım çığlıkları yükseliyordu. Hava aydınlanınca, depremin gerçekten çok korkunç olduğunu daha iyi gördük. Yıkılan evler, göçük altında kalan insanlar, onların yardım çığlıkları ve onlara ulaşamamanın çaresizliği… Günlerce kurtarılmayı bekledi insanlar. Kimine ulaşıldı, kimisiyse o göçüklerin altında yok olup gitti. Çünkü devleti yönetenler hiçbir hazırlık yapmamış, hiçbir önlem almamıştı. Şu anda da yaşadığımız gibi o zamanlarda da önlemler alınmamış, hiçbir şey yapılmamıştı. Bu da birçok canı yitirmemize neden oldu. Aradan 20 yıl geçmesine rağmen bugün görüyoruz ki yine her şey aynı. Rant uğruna, para kazanma hırsı uğruna depremde toplanma alanı olarak kullanılacak yerlere AVM’ler inşa edilmiş durumda. Yani kısaca söylemek gerekirse, 20 sene geçmesine rağmen değişen bir şey yok. Ayını tas aynı hamam!