
11 Kasımda Tarım ve Orman Bakanlığı 11 milyon fidan diktiğini açıkladı. Öncesinde telefonlarımıza gelen mesajlarla, yayılan reklamlarla herkes çevreye bir katkıda bulunmaya, “geleceğe fidan dikmeye” davet edildi. Herkes çevre konusunda duyarlı olmalıydı, insanlığın geleceğini düşünmeliydi!
Fakat bundan sadece bir kaç ay önce, geçtiğimiz yaz, Kaz dağlarında 200 bini aşkın ağaç kesildi. Türkiye’nin akciğerlerinde on binlerce ağaç yerli ve yabancı şirketlerin kâr ve rant hırsına kurban edildi. HES ve termik santral projeleriyle ormanlar yok edildi, su kaynaklarımız kirletildi. Ormanlar, yerlerine otel, havalimanı, termik santral vs yapılması için ya bilerek kundaklanıyor ya da hükümetler ve tekeller ellerini ovuşturarak yangınları izliyor. Sonra da bizlere “geleceğiniz için fidan dikin, temiz su kaynaklarımız azalıyor, suyu dikkatli kullanın” diyorlar.
Doğamızı ve geleceğimizi tehdit eden bir diğer önemli gerçek de iklim değişikliği. Sıcaklıkların artması, buzulların erimesi ve su seviyelerinin yükselmesi dünyayı adım adım yaşanamaz bir yer haline getiriyor. Küresel ısınmaya sebep olan önemli faktörlerden biri atmosfere karbondioksit salımı. Bu konuda yapılan bir araştırmaya göre dünyadaki tüm karbon salınımının üçte birinden fazlasını 20 büyük yakıt şirketi yapıyor. Türkiye’de ise geçtiğimiz günlerde kömürle çalışan ve havayı kirleten 15 termik santralin 2,5 yıl daha bacalarına filtre takmadan çalışmasına imkân veren torba yasa meclisten geçirildi.
Tüm dünyada iklim krizine, doğa talanına karşı sesler yükseliyor. Tam da bu nedenle büyük enerji şirketleri, hükümetler, büyük bir ikiyüzlülükle “fidan dikelim”, “dünyanın geleceğini düşünelim” gibi söylemlerle ortaya çıkıyorlar. Kitleleri yanıltmaya çalışıyorlar. Konuyu önemsiyormuş gibi davranıyorlar, oysa tüm yaptıkları daha fazla kâr ve zenginlik uğruna dünyamızı tüketip bitirmek. Çevre sorununu, iklim krizini yaratan, teker teker insanların umursamaz olmaları değil, kapitalistlerin kâr hırsı, doymak bilmez aç gözlülüğüdür. Kapitalist düzen yıkılmadan doğanın yağma ve talanı durdurulamaz. Geleceğimiz için bir şeyler yapabilmenin tek yolu bu düzene karşı mücadele etmektir.