
24 Kasımda “kaza” denilen bir iş cinayeti gerçekleşti. Beylikdüzü Ambarlı Limanında bulunan ve uluslararası kargo taşımacılığı yapan bir işletmede, iş makinesi altında kalan Metin Delibaş adlı işçi, yaşamını yitirdi. Olay vardiya değişimi sırasında yaşandı. Vardiyasını devralmak için arkadaşlarına doğru yürüyen Metin Delibaş tonlarca ağırlıktaki iş makinesinin altında kaldı çünkü iş makinesini kullanan arkadaşı onu görmedi. İşyeri hekimi ilk müdahaleyi yapsa da, hastaneye kaldırılan Delibaş yaşamını yitirdi.
Kazaya tanık olan ve alanda çalışan işçiler, araçların eski olduğunu ve seyir halindeyken görüş mesafesinin yeterli olmadığını aktardılar. Buna benzer kazaların daha önce de yaşandığını ve yetkilileri defalarca uyardıklarını ifade ettiler. Limanda yaşanan iş kazalarının büyük bir bölümü vardiya değişimi sırasında gerçekleşiyor. Vardiya bitimine dakikalar varken “son yüklemeyi yapın öyle paydos edin” denildiği, işçilerin bu dayatmadan son derece rahatsız olduğu ve bunun sonucu iş kazalarının yaşandığı belirtiliyor. İşçilerin çalışma koşullarıyla ilgili sorunlarının ve taleplerinin kulak arkası edildiği, iş kazalarının ve ölümlerin bu nedenle gerçekleştiği ortada. Aslında geçtiğimiz yıllarda liman işçileri sendikalaşma süreci yaşamış, bu girişimleri patronların baskıları ve tehditleri ile engellenmişti. Patronlar işçileri sömürüyor, kuralsız, kaidesiz bir şekilde çalıştırıyor ve iş cinayetlerine neden oluyorlar. Yaşamını yitiren bu işçi kardeşimiz de patronların kâr hırsının kurbanı olmuştur. Eğer işçilerin defalarca yaptıkları uyarıları dikkate alsalardı, taleplerini yerine getirselerdi bu cinayet gerçekleşmeyecekti.
2018’de iş cinayetlerinde ölen işçi sayısı 1923. 2019 yılının ilk 10 ayında en az 1477 işçi patronların kâr hırsına kurban edildi. Türkiye iş kazaları sıralamasında Avrupa’da birinci, dünyada üçüncü sırada. Biz işçi ailelerinin evine ateş düşerken patronlar ve patronların temsilcisi iktidar bu cinayetlere “kader, fıtrat” diyor. Soma’da, Ermenek’te, Torunlar İnşaat’ta, Esenyurt Marmara Park AVM inşaatı yangınında ve daha birçok yerde, iş güvenliği önlemlerinin alınmadığı açık seçik ortadayken yasalar patronlardan yana işledi. Yakınlarını kaybeden aileler haklarını aradıkları için dövüldü, tekmelendi, küfür ve hakarete maruz kaldı. Yıllarca adalet olmayan adalet saraylarında süründürüldüler. Sonuçta hiçbir patron ceza almadı. Haklarını arayan aileler hakkında davalar açıldı. Kısacası işçiler söz konusu olduğu zaman adalet saraylara hapsoluyor. Patronlar sömürmeye, zenginleşmeye ve işçileri katletmeye devam ediyor.
Peki, buna kim dur diyecek? Eğer bizler buna dur demezsek bu cinayetler devam edecek. Buna dur demenin tek yolu, işçilerin birlik olması ve örgütlenip mücadele etmesidir. İş kazaları, iş cinayetleri, ölümler ne fıtrattır ne kader! Bu yaşananların hepsi bizim örgütsüzlüğümüzün sonucunda başımıza geliyor. Bunu fırsata çeviren patronlara karşı kendimizi korumak, hakkımız olanı talep edebilmek, onların kâr hırsına kurban gitmemek için örgütlü mücadelemizi yükseltmeliyiz.
İŞ KAZALARI KADER DEĞİLDİR!
İŞÇİ ÖLÜMLERİNİ DURDURMANIN TEK YOLU, ÖRGÜTLÜ MÜCADELEDİR!