Geçtiğimiz günlerde okuduğum bir haberde bir kanser hastasının ilacını temin etmediği için SGK’ya dava açtığını ve kazandığını gördüm. Kanser hastası İlhan Okçu’nun kullandığı Keytruda adlı ilacın bir dozu 23 bin liraymış, bu ilacı alabilmek için evini bile satmak zorunda kalmış. Mahkeme SGK’nın ilacı karşılamasına, bundan önce bu ilaç için yapılan masrafların da Okçu’ya geri ödenmesine karar vermiş. SGK da bu karara itiraz etmiş ve bir üst mahkemeye taşıyacağını duyurmuş.
SGK ve benzeri kurumlar işçilerin yıllara yayılan mücadelelerinin bir sonucu olarak, hastalık, iş kazası gibi durumlarda işçilerin sağlık hizmeti alabilmesi ve emeklilikte yaşamlarını sürdürebilecek bir gelir elde etmeleri için kurulmuştur. SGK fonları milyonlarca işçinin ödediği primlerle oluşuyor. Üstelik bu hak, işçilerin uluslararası mücadelesiyle kazanılmış, patronlar ya da hükümetler tarafından verilmemiştir. Buna rağmen SGK fonları bizim ihtiyaçlarımızı karşılamak yerine patronlara peşkeş çekiliyor. Hastaneye her gidişimizde bizlerden katkı payı adı altında ücretler kesilirken, SGK’nın gelirleri özel hastanelere, ilaç tekellerine sunuluyor. Örneğin, 2018 yılında özel hastanelere SGK’dan aktarılan pay yüzde 571 artarak 6,2 milyar liradan 41,7 milyar liraya yükselmiştir. Kanser ilaçları da dâhil SGK’nın ödeme yapmadığı pek çok ilaç var. On binlerce emekçi tedavileri için zorunlu olan ilaçları alamıyor. Geçen sene bir yakınımı kanser hastalığı yüzünden kaybettim. Asgari ücretle çalışan bir işçi olan yakınım da SGK’nın ödeme yapmadığı ilaçlarını alamıyordu. Bu yüzden hastalığı sürekli ilerleyerek devam etti. Biz ona yardımcı olmak için elimizden geleni yapmaya çalışsak da bir işçi ailesi olduğumuz için hastane ve ilaç masraflarına yetemiyorduk. Birçok kanser hastası da bizimle aynı durumu yaşıyor. Çalıştığın, kazandığın paranın bir kısmını ileride ihtiyaçlarını karşılamak için SGK’ya ödüyorsun ama sağlığın bozulduğunda bunun karşılığını alamıyorsun. Ya da bugün olduğu gibi milyonlarca EYT’li işçiye “kaynak yok” denerek yıllarca SGK’ya ödediği primler verilmiyor, emeklilik hakkı sağlanmıyor.
Kapitalist sistemde her şey para üzerine kuruludur. Biz işçilerin sağlığı patronlar sınıfı için önemli değildir. Biz mücadele etmediğimiz sürece kendi ellerimizle var ettiğimiz SGK, işsizlik fonu gibi fonlar bile patronların kârı, bu sistemin devamı için kullanılır. Oysa parasız ve nitelikli sağlık hizmeti tüm insanların hakkıdır. Mücadele ederek elde edilen haklar bugünkü kriz koşullarında bir bir elimizden alınmaya çalışılıyor. Hem haklarımıza, hem sağlığımıza sahip çıkmanın yolu hep birlikte UİD-DER’in saflarında mücadele etmektir.