Endüstriyel kauçuk hortum üreten İsveç merkezli Trelleborg’da işçilerin grevi sürüyor. Petrol-İş Sendikası Gebze Şubesinin örgütlü olduğu Trelleborg’a ait iki fabrikada 10 Aralıkta başlayan grev dayanışmayla güçlenirken, işçiler hakları için mücadele etmekte kararlı olduklarını vurguluyor.
Grevin üçüncü günü olan 12 Aralıkta da Trelleborg işçileri yalnız kalmadı. Plascam’dan Sumitomo’ya, Mefar İlaç’tan Novares’e kadar Petrol-İş’in örgütlü olduğu pek çok fabrikadan temsilciler ve işçiler, grev alanına dayanışma ziyareti düzenledi. Türk-İş’e bağlı DERİTEKS’te örgütlendikleri için işten atılan direnişçi VİP Tekstil işçileri ve eski Flormar direnişçileri de grev alanındaydı.
Ayrıca DİSK’e bağlı Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze Şubesi de Trelleborg işçilerinin mücadelesine güç kattı. Şube yöneticilerinin yanı sıra, sendikanın örgütlü olduğu fabrikalardan temsilci ve işçilerle kitlesel bir ziyaret gerçekleştiren Birleşik Metal-İş, grev alanına “Direne Direne Kazanacağız”, “Yaşasın Sınıf Dayanışması!” sloganlarıyla giriş yaptı. Mücadeleci metal ve petrokimya işçileri sıkılı yumruklarıyla hep bir ağızdan slogan attı, kararlılıklarını dile getirdi.
Oldukça anlamlı bir sınıf dayanışması örneğinin yaşandığı grev alanında, Petrol-İş Gebze Şube Başkanı Eyüp Akdemir bir konuşma gerçekleştirdi. Birleşik Metal-İş ve Petrol-İş Gebze Şubelerinin kardeş şube olduğunu dile getiren Akdemir; “Bu arkadaşlar bizim yaşadıklarımızı da mücadelemizi de iyi anlayacaktır” dedi. İşçi sınıfının mücadelesini Gebze havzasında, dayanışma içerisinde güçlendireceklerini dile getiren Akdemir; “İşçi sınıfının çıkarları için omuz omuza mücadele edeceğiz!” dedi.
Birleşik Metal-İş Gebze Şube Başkanı Selçuk Çifci de grev alanında bir konuşma gerçekleştirdi. Konuşmasına sermaye sahiplerinin işkolu, dil, din, ırk ayrımı gözetmeksizin işçileri sömürdüğünü vurgulamakla başlayan Selçuk Çifci, yükseltilen taleplerin görmezden gelinmesi yetmezmiş gibi mücadeleyle kazanılmış hakların da tırpanlanmaya çalışıldığı bir süreçten geçildiğini belirtti. Çifci, “İkinci seçeneği olmayan bir mücadele içerisindeyiz. Tek seçeneğimiz var; farklılıklarımızı unutup, sınıf kimliğimize bürünüp bu kokuşmuş düzenin karşısında mücadele etmek!” şeklinde konuştu. Maden-İş üyesi Kavel işçilerinin 1963 yılında verdiği destansı mücadeleyle grev hakkını yasalara yazdırdığını hatırlatan Çifci, “Siz de işçi sınıfımızın tarihine altın harflerle yazılan binlerce grevden bir tanesini gerçekleştiriyorsunuz!” dedi.
MESS Grup Toplu İş Sözleşmesi görüşmelerine de değinen Çifci, “Size yaptıklarının aynısını bize yapıyorlar. ‘Taslağınızı revize edin. Biz zarar ediyoruz, taleplerinizden geri adım atın’ diyorlar. Ekonomik kriz, Yüksek Hakem Kurulu tehditleri ve grev yasakları üzerinden bir korku hükümdarlığı yaratmaya çalışıyorlar” dedi. Çifci, konuşmasını şöyle noktaladı; “Eğer metal işçilerinin onay vermediği bir teklif sunulursa ortaya koyduğunuz bu onurlu duruşu, biz metal işçileri de ortaya koyacak ve her fabrika Kavel’e dönecek!”
Konuşmaların ardından grev alanında “Kurtuluş Yok Tek Başına Ya Hep Beraber Ya Hiç Birimiz”, “Dünya Yerinden Oynar İşçiler Birlik Olsa”, “İşçilerin Birliği Sermayeyi Yenecek!” sloganları yankılandı. Metal ve petrokimya işçileri birlikte grev halayı çekti.