Ben uzun yıllardır tekstil fabrikasında çalışan bir işçiyim. Aslında birkaç yıla kadar işçiliğimin bile farkında değildim. Ta ki İşçi Dayanışması bülteni ile tanışana kadar. UİD-DER’li arkadaşlar bana İşçi Dayanışması bültenini getirene kadar…
İşçiliği sadece işe gidip çalışıp ay sonu geldiğinde de maaşını almak olarak gören sıradan bir çalışandım. Bu bülteni okudukça orada kendimi buldum. Bir kere hayata bakış açım değişti. Aslında benim aynam oldu. Özellikle de kadın köşesi ufkumu çok açtı. Çifte ezilmiş kadın işçiler olarak, işyerinde ayrı, sokakta ayrı, evde ayrı ezilen kadınlar olarak mücadeleye daha çok ihtiyacımız var. Bu bülten biz işçiler için aktarma kayışı görevini görüyor. Okuduğum mektuplar da sanki kendi işyerimde yaşadığım sorunları anlatıyor. Sonra zamanla anladım ki bu sorunlar her yerde var, hangi sektörde çalışırsak çalışalım yaşadığımız sıkıntılar birbirine çok benziyor. O yüzden dayanışmanın ne kadar önemli ve kıymetli olduğunu öğrendim. Aslında yazdığımız mektuplarla birçok işyerindeki arkadaşlarla sorunlarımızı paylaşmış oluyoruz. Yani bir nevi dayanışma içindeyiz. İşçi sınıfının deneyimlerle dolu bir tarihi var. Biz işçilerin doğru rehberi bulduğunda başaramayacağı hiç bir şey yok. O yüzden ne diyoruz; “örgütlüysek her şeyiz örgütsüzsek hiçbir şey!” İşçi Dayanışması’na abone olalım, çevremizdekileri de abone edelim.