
“Elimizde mücadele için o kadar az şey var ki! Neyimiz varsa onu kullanmak zorundayız” der John Steinbeck, Bitmeyen Kavga romanında. Amerika’daki mevsimlik tarım işçilerinin gerçekten de çok az şeyleri vardır o dönemde. Düşük ücretlerle ve baskıcı uygulamalarla işçilere hiçbir hak tanımayan egemenler sınıfı günümüzde olduğu gibi o dönemde de işçileri her anlamda sömürmekten geri kalmamıştır.
Kendisi de tarım işçiliği yapmış olan Steinbeck kitapta kendi hayatında yaşadığı deneyimleri ve işçi sınıfının sorunlarını geçmişten günümüze bir köprü kurarak akıcı ve güçlü bir dille aktarmıştır. Dayatmaları ve zorlukları hiçe sayıp işçilerin haklarını savunmak için canları pahasına mücadele eden iki devrimci gencin hikâyesini ele alır. Çevresindeki işçileri aydınlatan, örgütleyen ve öncülük eden bu iki genç pek çok zorluklarla karşılaşmışlardır. Yazar, bir grevin nasıl olması gerektiğini ve bir devrimcinin mücadelenin içinde olgunlaşmasını net bir şekilde okuyucuya aktarır.
Bugün işçi sınıfının elinde bazı haklar mevcuttur. Bu hakları bizden önceki işçi kardeşlerimiz mücadele ederek kazanmışlardır. O günün koşullarında ellerinde o kadar az şey varken mücadele eden insanların hikâyeleri bize şunu söylüyor: Bugün bizlerin mücadeleye sıkı bağlanmamız gerektiği ne kadar açıksa, uğruna insanların hayatlarını adadığı bir kavganın sömürü düzeni yıkılana kadar bitmeyeceği de o kadar açıktır.