
2020 yılına sayılı günler kaldı. Yeni yılın yaklaşması demek milyonlarca işçiyi yakından ilgilendiren yeni asgari ücretin de belirlenmesi anlamına geliyor. Malum 2019’da ekonomik kriz derinleşti. Enflasyon her ne kadar hükümet tarafından düşük gösterilmeye çalışılsa da şaha kalktı. Dolayısıyla işçi ücretlerine yapılan zamlar enflasyon karşısında eriyip gitti. Elektriğe, doğalgaza, benzine, temel gıda maddelerine zam üstüne zam geliyor. Hükümet enflasyonu düşük göstererek yüzde 8,55 olarak açıkladı. Oysa biz işçilerin enflasyonu yüzde 30’ları çoktan geçmiş durumda.
Yeni yılın yaklaşmasıyla birlikte Asgari Ücret Tespit Komisyonunun görüşmeleri de başladı. Çalışma Bakanı, Asgari Ücret Tespit Komisyonuyla yapılan ilk görüşmede asgari ücretin “kalkınmaya ve verimliliğe katkı verecek şekilde belirlenmesi” gerektiğini söyledi. Bu tavır hükümetin işçiyi değil işverenleri gözeteceğini bir kez daha açığa vurmuş oldu. Görüşmeler sürerken fabrikalarda pek çok işçinin gündeminde bu konu yer alıyor. Herkes “acaba asgari ücret ne kadar olacak?” diye soruyor. Ben de otomotiv sektöründe çalışan bir işçiyim. Benim de çalıştığım fabrikadaki işçi arkadaşlarımın mola saatlerinde, bir araya geldiklerinde en çok konuştukları konu asgari ücretin ne kadar belirleneceği oluyor. Arkadaşlarımdan bazılarının asgari ücret üzerine söylediklerini sizlere aktarmak istiyorum.
Yunus: Bundan önceki yıl asgari ücretin belirlendiği zaman seçim dönemine denk gelmişti. Bu nedenle hükümet zam yaparken bunu hesaba katmak zorunda kalmıştı. Şimdi böyle bir durum da yok ortada. Zaten bakıyorum sürekli enflasyonu düşük göstermeye çalışıyorlar. Bence bunu da bilinçli yapıyorlar. “Enflasyona göre zam yaptık” diyebilmek için bu yola başvuruyorlar. Şu an 2020 lira asgari ücret. Ama AGİ içinde. Yani aslında asgari ücret 2020 lira değil. Böyle yaparak insanları da kolay bir şekilde yanıltıyorlar. Ben haberlerde gördüm sendikaların istedikleri zam oranlarını. Türk-İş 2500 lira diyor, DİSK 3200 diyor. Keşke sendikaların söyledikleri gibi bizim ihtiyaçlarımıza yetecek bir ücret belirlense!
Mustafa: Henüz bir anlaşma sağlanamadı. Ama yapılacak zammın asla bizim ihtiyaçlarımızı karşılayacak düzeyde olacağını düşünmüyorum. Hükümet hep işverenleri düşünüyor. Çalışma Bakanı bile bunu söylüyor, ima ediyor. Açıkçası benim düzgün bir zam yapılacağı konusunda umudum yok. Biz kendimiz istemediğimiz sürece de olmayacak. Gerçekten düzgün bir ücret, düzgün bir hayat istiyorsak bence Fransa’daki işçiler gibi yapmalıyız. Orada genel grev yapıyor binlerce işçi. Hepsi genç, yaşlı sokaklara çıkmış hakkını arıyor. Biz de öyle olmadığımız sürece ne asgari ücret ne de başka bir şeyi düzeltmemiz mümkün. Biz bu işe dâhil olmadığımız sürece yine yapacakları zam 200 lirayı geçmeyecektir.
Hakan: Geçen gün bir arkadaşımla sohbet ederken konu asgari ücrete geldi. Ben “nasıl olur acaba” diye sorduğumda bana verdiği cevap “sen asgari ücretle çalışmıyorsun ki, neden merak ediyorsun?” oldu. Oysa bu çok yanlış bir düşünce. Biz asgari ücretle çalışmayabiliriz. Gerçi fark da sadece 200 lira, ama bizi de milyonlarca işçiyi de ilgilendiriyor asgari ücret. Asgari ücrete yapılacak zam sendikalı işçilerin, sendikasız işçilerin, asgari ücretle çalışsın ya da çalışmasın bütün işçilerin maaşlarına yapılacak zammı belirliyor aslında. Ben de bunu anlatmaya çalıştım o arkadaşıma. Ben bekâr bir insanım. Aldığım maaş bana yetmiyor. Düşünüyorum bir anne, bir baba asgari ücretle nasıl geçinebiliyor. Çocuklarının karnını nasıl doyuruyor. Benim gücüme gidiyor. Koca bir ay çalışıp bunun karşılığında 2020 lira almak. Valla asgari ücret zammı ne olur bilmiyorum ama bildiğim bir şey varsa o da her şeye zam geldiği. Aldığımız üç kuruş para o da hiçbir şeye yetmiyor. Madem asgari ücrete düzgün bir zam yapmayacaklar o halde elektriğe, doğalgaza, gıdaya yaptıkları zamları geri çeksinler. Çünkü biz geçinemiyoruz bu parayla!
Kimimiz ümitsiz, kimimiz hükümetten beklenti içinde kimimiz de benim iş arkadaşlarımın dile getirdiği gibi gerçeklerin farkında. Milyonlarca işçinin koca bir ay boyunca kaç lira maaşla çalışacağına ve o parayla nasıl yaşayacağına işveren ve hükümet temsilcileri karar veriyor. “Acaba ne kadar zam olacak” diye kara kara düşünüyoruz çünkü o toplu sözleşme masasında biz yokuz. İşçi sınıfının yaşadığı tüm sorunların temelinde bu var. Birliğimizi sağlayamadığımız, sendikalarımızda, mücadele örgütlerimizde tek yumruk olamadığımız için yok sayılıyoruz. Milyonlarca insan olsak da o masada bir ağırlık oluşturamıyoruz. O halde yapmamız gereken belli değil mi? İşçiler olarak birbirimize kenetlenmeli, örgütlenip güçlenmeliyiz.