
Ben sendikalı çalışan bir metal işçisiyim. Maaşımızı saatlik ücret üzerinden alıyoruz. Yılsonu geldi ve bu dönemde de biliyorsunuz ki biz işçilerin ücretleri elimize geçmeden vergi kesintileri yapılıyor. Kesintiler yüzde 15’den başlayıp yüzde 20, yüzde 27 diye artarak ilerliyor.
Ocak ayında aldığımız maaşla son aldığımız maaş arasında alınan ücrete göre ciddi bir kesinti farkı oluştu. Çoğumuzun ücretlerinde 600 ilâ 700 lira arasında bir kesinti oldu, bu da tepkiye neden oluyor doğal olarak. Zaten aldığımız üç kuruş para, kirasıdır, faturasıdır, gerçekten artık geçinemez duruma geldik. Aldığımız maaşa bakınca insan sormadan edemiyor. Bizler bir şeyler yiyip içmeyelim mi, açlıktan ölelim mi? Her şey biz işçiler için lüks duruma geldi. Giyin, barın, bir kuru ekmekle yarını gör durumundayız. Vergi kesintileri sadece aldığımız maaşla da kalmıyor. Aldığımız bir giysi, yediğimiz bir yemek, yaptığımız bir alışverişe de vergi ödüyoruz. Yetmiyor, ödediğimiz faturalarda yine vergi ödüyoruz. Yaşadığımız topraklar, tam anlamıyla bir “vergi cenneti”!
Gel gör ki vergileri hep biz işçiler ödüyoruz. Kriz bahanesiyle vergiler daha da arttırılıyor. “Vergiler tabana yayılacak” deniliyor, tabandaki bizlerin boğazındaki son lokmaya göz dikiliyor. Krizi biz işçiler çıkarmıyoruz ama yükü bize yıkılıyor. Krizi çıkaran patronlarsa bu yük de onların olmalı. Lakin vergi afları, teşvikler, torba yasalar hep onlar için çıkıyor. Vergilerin altında biz işçiler ezilip gidiyoruz. Ay sonunu getirmek için fazla mesailere kalıp iyice yoruluyor, tükeniyoruz.
Fabrikada aldığı maaş bordrosuna bakan bir arkadaşım “hep vergileri biz veriyoruz, hep bizden fedakârlık bekliyorlar. Bizim aldığımız ücretler belli. Patronlar daha zengin, onlardan alsınlar, biraz da onlar fedakârlık yapsınlar. Hep biz işçileri feda ediyorlar. Artık bence sıra onlarda olmalı” diyerek hepimizin düşüncelerine tercüman oldu.
Evet, biz işçiler vergileri patronlar ödesin demeliyiz. Asgari ücret vergi dışı bırakılsın demeliyiz. Bizden önceki işçi kuşakları nasıl mücadele edip haklarımızı ileriye taşıdıysa biz bugünün işçileri de mücadele ederek haklarımızı korumalıyız. Bu, bizim yarınlarımız olan çocuklarımıza, geleceğimiz olan yeni işçi kuşaklarına borcumuzdur.