
Yılsonunun gelmesiyle birlikte asgari ücret ne kadar olacak sorusu işçilerin gündemini meşgul ederken, işadamlarından ardı ardına açıklamalar gelmeye başladı. Klasik “kaynak yok kriz var, ya aza razı olursunuz ya da işten atmalar başlar” minvalinde tehditler duyduk. Zat-ı muhteremden ise son sözü kendisinin söyleyeceği ve bir kıyağının, jestinin olduğu yönünde şeyler geldi. Fakat bize hakkımız olanı lütuf olarak sunanlar, sermayeyi kurtarmak için milyarları döküyorlar. Şimdilik Simit Saray’ına 500 milyon dolar akıtmaktan vazgeçtiler, çünkü tepki yükseldi. Peki Aliağaoğlu’nun da ortak olduğu İstanbul Finans Merkezi inşaatına aktarılan 1 milyar 670 milyon ne olacak?
Tabi insan sormadan, meraklanmadan edemiyor, biz işçilerin maaşlarına üç kuruş zam yapmaya gelince bir anda kuruyan kaynaklar tepedekilere gelince nasıl olup da oluk oluk akmaya başlıyor? Biz işçiler üç kuruş maaşımıza üç kuruş daha ekleyebilmek için ömrümüzü fazla mesailerde fabrika köşelerinde geçirirken, bizden kesilen vergiler yalılarda nasıl da egemenlerin masasına meze oluyor! Hem de öyle böyle değil, yemeyenin malını yerler misali, sermaye sınıfı görgüsüzlüğün dibine vura vura, geğire geğire, hem de adeta koca bir deve kervanını yercesine mideye indiriyor biz işçilerden çaldıklarını.
Dile kolay, ya da bize göre çok büyük bir para, 1 milyar 670 lira. Hiç bir arada görenimiz oldu mu bilmem ama birçoğumuz rüyasında dahi görmemiştir bu parayı, eminim. Biz işçilere idare etmeyi, şükretmeyi, azla yetinmeyi öğütleyenler acaba lüks yaşamlarından, har vurup harman savurmaktan ne kadar ödün veriyor? Biz işçilere gelince kaynak yok diyenlere sormak lazım siz böyle yerseniz bize kaynak mı kalır? Usta şair Tevfik Fikret ne güzel de söylemiş;
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyuncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yiyin!
Bu harmanın gelir sonu, kapıştırın giderayak!
Yarın bakarsınız söner bugün çıtırdayan ocak!
Bugünkü mideler kavi, bugünkü çorbalar sıcak,
Atıştırın, tıkıştırın, kapış kapış, çanak çanak...
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
Geçim derdi yüzünden aile içi geçimsizlikler ve intiharlar artıyor, işsizlik biz çalışanların sırtında bir kırbaca dönüşmüş, emekçiler bankalara ipotekli hale gelmiş, borç batağı yüzünden insanlar hiçbir şeye ses çıkaramaz hale gelmiş. Ve sermaye sınıfı şairin dediği gibi aksırıncaya, tıksırıncaya kadar yiyip duruyor! Yiyin bakalım efendiler, elbet bir gün örgütlenen işçiler bunların hesabını sizin gibi açgözlü burjuvalardan soracaktır…