
Geçtiğimiz yılın son günlerinde 2020 yılının bütçesi Mecliste görüşüldü. MHP ve AKP milletvekilleri Mecliste çoğunluk olduğu için, muhalefetin tüm itirazlarına rağmen bütçe kabul edildi. Aslında bu tartışmalar Saray’ın harcamalarının açık seçik bir şekilde teşhiri oldu. İsteyen internetten ayrıntılarına bakabilir. İşçiye, memura, emekliye, EYT’liye “kaynak yok, batarız mahvoluruz” diye veryansın edenlerin, konu Saray’ın itibarı olunca para musluklarını sonuna kadar açtıklarını gördük. Tabii ki egemenler için, alın teri döken emekçinin hiçbir değerinin ve itibarının olmadığı da bir daha ortaya çıkmış oldu.
Bir de işçilerin bir yılı nasıl geçirdiğine bakalım: “Varlık kuyrukları”nda ucuza domates, patates, almak için saatlerce bekledik. Oğluna okul kıyafeti alamadığı için intihar eden babaya üzüldük. Evine götürecek ekmek bulamadığı için kendini yakan inşaat işçisinin acısını hissettik. Ekonomik krizde çıkış bulamayıp işsizlik ve yoksulluktan kurtuluşu ailece siyanür içip intihar etmekte bulan işçi ailesi halen aklımızda. İşsizliğin arttığı, zamların hiç hız kesmediği, alım gücünün sürekli düştüğü, işçilerin, emekçilerin açlık sınırı altında ücretlere mahkûm edildiği bir yıl yaşadık. Binlerce işçi kardeşimiz iş kazalarında hayatını kaybetti. Hani derler ya acısıyla tatlısıyla bir yıl geçirdik diye, işçiler için tatlı, güzel hatırlanacak hiçbir şey olmadı. Acısını biz işçiler, tatlısını Saray ve eşrafının yaşadığı bir yıl oldu.
Kısacası biz çalıştık, ürettik, onlar emeğimizi, alın terimizi, çoluk çocuğumuzun nafakasını kendi “itibarları” için har vurup harman savurdular. Acaba bu para kendi ceplerinden çıksa bu kadar hoyratça harcayabilirler miydi? Bugün üreten, var eden, toplumun çoğunluğunu oluşturan biz işçileriz. Onlara sefası düşerken bizlere cefası kalıyor, daha çok yoksullaşıyor, fakirleşiyoruz. Yeni bir yıla girdik, sabah gözümüzü zam yağmurlarıyla açtık. Asgari ücrete ise sadece %15 zam yaptılar. Çay kaşığıyla verdiler kepçeyle aldılar, daha elimize geçmeden para uçtu gitti cebimizden. İlk işgünü işten atmalar başladı.
Gittikçe derinleşen ekonomik kriz, bu yılın geçtiğimiz yıldan daha da zor geçeceğinin habercisi. Onlar yasaları kanunları kendi çıkarlarına uyduruyor, bütçeler oluşturuyor, ya biz işçiler ne yapacağız? Bizlerin yapacağı tek şey bir arada olmak, sınıf olmak ve hakkımız olanı almak için mücadele etmek. Bizler onlar gibi açgözlü değiliz. İnsan gibi çalışmak, insan gibi yaşamak istiyoruz. Ancak yönetenler yaşadıkları şatafatlı lüks hayatı devam ettirebilmek için buna müsaade etmiyorlar. Bizim örgütsüz olduğumuzun farkındalar ve bundan faydalanıyorlar. Gelin buna bir son vermek için örgütlenelim mücadele edelim, ortak çıkarımız için mücadelemizi büyütelim.
Üretmeden tüketenler, işçileri üç kuruşa muhtaç edenler
Açlık nedir yokluk nedir bilmeyenler, yağmalarını, talanlarını sofralarına ortak edenler
Fukaralık kaderdir diyenler, siz bunun ödülünü ahrette alacaksınız diyenler
Sanmayın ki, bu düzen hep böyle gider
Gider, o saraylar da konaklar da bir gün gider, yoksulluk da biter yolsuzluk da
KURULUR YENİ DÜZEN, HEPİNİZİ ALT ÜST EDER!