
Sanıyorlar ki, onlar; Cehennem ateşi demir ocaklarında, Etleri lime lime yanarken Öyle sessiz sedasız duracaklar, Ve çocukları Her gün yeniden Aç ve çaresiz uyanırken sabahlara Ağızlarına ve yüreklerine Bir daha açılmasın diye mühür vuracaklar. Sanıyorlar ki, onlar; Öfkeden kudurunca Ağızlarını doldurup Sıkılı dişleri ve yumruklarıyla Pamuk elli İpek gömlekli patronlara Sadece Ana avrat dümdüz gitmekle kalacaklar… Sanıyorlar ki, onlar; Namaza durur gibi Ve secdeye varır gibi günde beş vakit Bağlayıp ellerini karşılarında Öyle sessiz Öyle ağzı var dili yok El pençe divan duracaklar Ve sanıyorlar ki, onlar Her defasında ve yeniden Günde kırk kez söylediğiniz yalanlara Sonsuza dek Yani ilânihaye kanacaklar. Ve biliyorlar ki, onlar; Yüzleri demirin pası Elleri çekicin sapıyla kararan onlar, Kaldırıp başlarını Tarih Bilinciyle bakacaklar. Ve El ele verince Öğrenince kavgayı Çok yenmiş çok yenilmiş olanlardan Kolları üzerinde yükselen saltanatları Öfkeli Ve nasırlı yumruklarıyla vura vura yıkacaklar