Son günlerde her yerde konuşulan ve tartışılan tek konu kriz. Gazetelerde sayfa sayfa ekonomi haberleri, televizyonlarda ekonomik krizin nasıl aşılabileceğine dair tartışmalar, görüşler vs. yer alıyor. Tam da böylesi dönemlerde burjuvazi “biz bu krizi de birlik, beraberlik ve inancımızla aşarız” gibi mesajlarla işçi ve emekçileri kandırmaya çalışıyor.
Bu kriz çalıştığım sektörü de etkilemiş durumda. Ben deri sanayiinde çalışmakta olan bir işçiyim. Çalıştığım fabrikada da sürekli kriz konuşuluyor. Bugün biz çay molasında konuşurken patron da çayını alıp masamıza oturdu ve krizin kendisini nasıl etkilediğinden bahsetti. Bu konudan bahsederken neredeyse ağlayacaktı. Tam bu sırada bir kadın işçi arkadaşımız “biz asgari ücretle çalışmamıza rağmen bu kadar ağlamıyoruz” dedi gülerek. Patron ise gayet yüzsüz bir şekilde şu cevabı verdi: “Elbette, çünkü siz kazandığınız para kadar düşünüp yaşıyorsunuz. Ama ben öyle miyim, daha çok düşünmek zorundayım.” Sonrasında da böyle kriz dönemlerinde herkesin işine sahip çıkması ve işinin değerini bilmesi gerektiğini söyleyerek odasına gitti. Patronun bu halinden diğer işçi arkadaşlarımız etkilenmiştiler. Gece geç saatlere kadar süren mesailere sessizce katlanmaya devam ettiler.
Yaşanan krizin sebebi sanki bu kapitalist sistem değilmiş gibi, bedelini biz işçilere ödetiyorlar. Sürekli artan fiyatlar, işten çıkartılmalar, çalışma saatlerimizin uzatılması, ücretlerimizin ödenmemesi gibi durumlarla karşı karşıya kalıyoruz. Patronların bizleri işten atma tehditlerine ve baskılarına rağmen bizler mücadele etmeye inatla devam etmek zorundayız. Çünkü bu sistem devam ettiği sürece krizler hep yaşanacaktır ve bedeli de biz işçi ve emekçilere ödetilecektir.
Krizin faturası patronlara!