DİSK’in 16. Olağan Genel Kurulu İstanbul Haliç Kongre Merkezinde toplandı. “2020’lerin DİSK’i, Emeğin Türkiye’si” sloganıyla düzenlenen genel kurulun açılışı, DİSK Korosunun işçi marşları ve türküleriyle başladı. Ardından DİSK tarihinin anlatıldığı bir sinevizyon gösterimi yapıldı. Kurulda siyasi parti ve demokratik kitle örgütlerinin temsilcileri konuşmalar gerçekleştirdi.
Açılış konuşmasını yapan DİSK Genel Sekreteri Cafer Konca, “işçilerin kazanımlarının bir bir yok edildiği, adalet mekanizmalarının tıkandığı, açlığın-sefaletin zirve yaptığı bir süreçle karşı karşıyayız. Bu ceberut anlayışa karşı direnmemiz gerekiyor. Demokrasi, barış ve insanlık için birlikte hareket etmemiz gerekiyor. Ülkeyi karanlıktan aydınlığa çıkaracak olan Türkiye işçi sınıfı ve onun müttefikleridir” dedi.
Kapitalizm tarihinin en derin krizini yaşıyor
Konca’nın ardından kürsüye gelen DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, Türkiye’nin bir yol ayrımında olduğunu, sermayenin anlattığı bütün masalların bittiğini, yaldızların döküldüğünü, kapitalist sistemin tarihinin en derin krizini yaşadığını söyleyerek başladı konuşmasına. Çerkezoğlu, savaşların arttığını, ekolojik felaketlerin dünyayı yok etmek üzere olduğunu, eşitsizlik, sömürü ve ayrımcılığın arttığı bir ülkede yaşadığımızı, asgari ücretin açlık sınırının altında kaldığını hatırlattı.
Çerkezoğlu şöyle konuştu: “Tek adamın 80 milyonun kaderine hükmetmeye çalıştığı, sürekli savaş tamtamları çalan ülkemizde emeğimize, memleketimize, çocuklarımızın geleceğine sahip çıkmak için toplandık. Başka alternatif yok diyenlere karşı toplandık.” Kapitalist neoliberal politikaların iflas ettiğini belirten Çerkezoğlu, işçi sınıfının büyük bir işsizlik ve yoksullukla karşı karşıya olduğunu dile getirdi: “40 yıl önce neoliberalizm eğer haklarınızdan, iş güvencesinden vazgeçerseniz kamusal hizmetler özelleştirilirse ülke kalkınacak sizlerin yaşam koşulları büyüyecek dedi. Ama sonu hiç böyle olmadı. Devlet haklarımızı engellemek üzere devasa bir aygıt haline dönüşmüş durumda. Geçmediğimiz köprüler gitmediğimiz hastaneler için bir avuç sermayedara para ödüyoruz. Her 4 gençten biri her 3 kadından biri işsiz. İşsizlik artık geleceği tehdit eder durumda. İşsizlik Fonu işveren fonuna dönüştü. Dünyanın en adaletsiz vergi sistemi Türkiye’de. Her gün 5 arkadaşımızı iş cinayetlerine kurban veriyoruz. Çalışma saatlerimiz giderek daha fazla uzuyor. Sendikalı olmak işten çıkarılmak demek. Toplu sözleşme hakkımız yüzde 7’lerle sınırlı, grev hakkımız fiilen yasaklanmış durumda. Sokakta mahkemede hak aramak imkânsız hale geliyor. Bu yasakları övüne övüne anlatan bir tek adam tarafından yönetiliyoruz. Ülkeyi yönetenler kendi yarattıkları bu krizin bedelini ücretleri düşürerek, kazanılmış hakları gasp ederek bizlere yüklemeye çalışıyor. Tarımı, üretimi bitireceksiniz, ülkeyi bu hale getireceksiniz, emeklilik hakkımızı gasp edip emekliyi yük, EYT’liyi düşman ilan edeceksiniz. Öyle yağma yok. Bu yağma düzeninde göz konulan sadece işçinin hakkı değil, doğamız, kentlerimiz, tarihimizdir.”
Baskıları ortadan kaldıracak olan işçi sınıfıdır
“Eşitlik, özgürlük, adalet gibi toplumsal koşulları yaratacak olan işçi sınıfıdır” diyen Çerkezoğlu, “Bugün sadece gurur duyduğumuz geçmişimizle yetinmek için değil ileri adımlar atmak için buradayız. Tüm sendikalarımız, bütün DİSK’liler olarak emeğin Türkiye’si derken ortak akıl ve iradeyle buradayız” diyerek mücadele çağrısı yaptı. Tek adam rejiminin belediyelere kayyum atamalarını da eleştiren Çerkezoğlu, “Halkın iradesine kayyumlar atanan, siyasi parti temsilcilerinin, gazetecilerin hapiste olduğu ülkede bugün sınıf mücadelesi ve demokrasi mücadelesi vermeye devam ediyoruz” dedi.
Çerkezoğlu, demokratik hak ve özgürlükler mücadelesine dikkat çekti: “Demokrasi olmadan emeğin hakları olmaz, emeğin hakları olmadan demokrasi olmaz. Bizler ekmek mücadelesinin bir parçası olarak demokrasi mücadelesi yürütürken korunacak bir demokrasiden değil kurulacak bir demokrasiden bahsediyoruz. Bu baskıları ortadan kaldıracak olan işçi sınıfıdır. Bunun için ilk görevimiz örgütlenmektir. Kadın ve genç işçileri mücadelenin ön safhasına katmak, mülteci işçileri örgütlemektir. İnsanca yaşayabilmek için, geleceğe umutla bakabilmek için yeniden kuruluşa ihtiyacımız var. Sömürüye karşı emeğin haklarını korumak için, insan onuruna yaraşır bir ücret, kamusal sosyal güvenlik, bütün güvencesiz çalışma biçimini ortadan kaldırmak, kadınların bulunduğu her alanda eşitsizliği ortadan kaldırmak için, Kürt sorununun çözümü için, laiklik için, yani emeğin Türkiyesi için omuz omuza yürüyeceğiz.”
Çerkezoğlu’nun ardından İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli dâhil pek çok siyasi parti ve demokratik kitle örgütünün temsilcileri konuşmalar yaptılar. KESK, TTB, TMMOB temsilcilerinin yanı sıra, uluslararası sendika temsilcileri de yaptıkları konuşmalarda kapitalizmin yarattığı çelişkilere dikkat çektiler.
Uluslararası İşçi Dayanışması Derneği UİD-DER ise, DİSK’in 53. yıldönümü ve 16. Genel Kurul için bir mesaj göndererek, DİSK’in kuruluş yıldönümünü kutladı ve Genel Kurulu selamladı.
DİSK Onur Ödülleri
Genel Kurulda ayrıca DİSK Onur Ödülleri verildi. Emeğin ve halkın çıkarlarına bilim üreten bilim insanları adına Korkut Boratav’a, eski kuşak DİSK’liler ve tüm DİSK emektarları adına Nurettin Çavdarlıgil’e, emeğin ve barışın akademisyenleri adına Prof. Dr. Kuvvet Lordoğlu’na, DİSK’e ve sınıf hareketine emek veren hukukçular adına Alp Selek’e, DİSK Davası hukukçuları adına Turgut Kazan’a, DİSK hukukçularını ve avukatlarını temsilen Ercüment Tahiroğlu’na onur ödülü verildi.