
Yaşadığımız dünyada paranın egemenliğine dayalı kapitalist sistem hüküm sürüyor. Bu sistemde tüm üretim araçlarının sahibi patronlar sınıfıdır. Fabrikalardan makinelere, topraktan ulaşım araçlarına, gazetelerden televizyon kanallarına her şey onlarındır. Bu düzen patronlara para, güç ve iktidar sağlarken; toplumun çoğunluğunu oluşturan emekçileri yoksulluğa ve sefalete itiyor. Toplumsal eşitsizlik ve adaletsizlik her geçen gün büyüyor. Ama düzenin efendileri, gerçekleri baş aşağı ediyorlar. Türlü çarpıtmalarla zalimleri mazlum, haksızları haklı, yalanları doğru, namussuzları onurlu, hırsızları iş ve ekmek veren olarak gösteriyorlar.
Günümüzde gerçekleri baş aşağı çevirmenin en etkili aracı medyadır. Ekonomik ve siyasi gücü elinde tutan egemenler, kendi fikirlerini ve çıkarlarını toplumun geneline kabul ettirmek için medyayı etkin şekilde kullanıyor. İktidarın ve sermaye sınıfının sesi olan medyada, emekçilerin zorlu çalışma ve yaşam koşulları, ihtiyaçları, talepleri, mücadeleleri görmezden geliniyor. Adaletsizliğin üzeri örtülüyor, emekçilerin sesinin duyulması engelleniyor. Sermaye medyası iddia ettiği gibi “doğru, tarafsız ve güvenilir” değildir. Sermayenin ve siyasi iktidarın hizmetindeki yalan makinesidir.
Metal işçilerinin grup toplu iş sözleşmesi sürecinde yapılan haberleri hatırlayalım. Sözleşme imzalanmadan önce, MESS Genel Sekreteri Özgür Barut bir televizyon programında, işgücü maliyetlerinin arttığını, işçi sendikalarının “ekonomik gerçeklerden uzak” teklifler yaptığını ileri sürmüştü. İktidardan aldığı güçle, grevin “milli güvenliğe aykırı” olduğunu, yasaklanacağını söylemişti. Ama aynı TV kanalı bir metal işçisini ya da temsilcisini programa çıkarmadı. Çünkü böyle bir durumda patron temsilcisinin yalanları bir bir dökülecekti. Sözleşmenin imzalanmasının ardından, bu kez sermaye medyası metal işçisinin yüksek zam aldığı algısını oluşturmaya çalıştı. Haberlerde önce kamu, tekstil ve Tüpraş işçilerine yapılan düşük zamlar hatırlatıldı. Sonra da metal işçilerinin ücretlerine ve sosyal haklarına yapılan zammın “yüksek” olduğu savunuldu. Mücadelede ısrar eden işçilerin dertlerinin başka olduğu, “yasadışı eylem” yapıldığı, hatta grevi “başıbozuk işçiler”in istediği mesajı verildi.
İşte sermaye medyası! Güzel bir atasözümüz var: “Kimin ekmeğini yersen onun kılıcını kuşanırsın!” Sermaye medyası, sahibinin sesi olarak toplumda algı oluşturur. Mesela 6 milyon işçi yaşa takıldığı için emekli olamıyor. Haklarını isteyen EYT’li işçilere “türedi” denerek hakaret edildiğini biliyoruz. Sermaye medyası özellikle EYT’lileri hedef alacak şekilde haber yapıyor. Takvim gazetesi, 2019’da 365 günün 357 günü emeklilerle ilgili “haber” yaptı. Bu haberlere “artık emekli olmak daha kolay”, “emekliye ikramiye müjdesi” gibi başlıklar attı. Adına haber deniyor ama tam anlamıyla kurmaca ve yalan! 6 milyon insan emekli olmayı beklerken, “artık emekli olmak daha kolay” haberi yapmak dalga geçmek değil de nedir? Sermaye medyası, bu içerikte haber yaparak toplumda algı oluşturmaya ve EYT’lileri kötü göstermeye çalışıyor.
Üretenleri, mücadele edenleri, daha iyi bir gelecek için hakkını arayanları karalayan sermaye medyası, her alanda yalana dayalı haberler yaparak toplumu yönlendirmek istiyor. Kömürle çalışan, çevreyi kirleten ve insana zarar veren termik santralleri sermaye medyasının nasıl savunduğunu hatırlayalım! Bu santraller kapanırsa elektriklerin kesileceğini ve ülkenin karanlığa gömüleceğini söyleyerek toplumu korkutmak istemediler mi? Ekonomik kriz olmadığını söyleyen, işsizliğin ve yoksulluğun üzerini kapatmak isteyen bu medya değil mi? Yandaş medya, sabah akşam ekonomide her şeyin yolunda gittiğinin propagandasını yapıyor. Güya enflasyon düşüyor, işsizlik azalıyor! Bu yandaş medyaya kanacak olsak, ülkede her şey güllük gülistanlık!
Tüm dünyada sermaye medyasının işlevi aynıdır. Siyasi iktidarın yalanlarını mutlak doğru olarak topluma sunmak! Sermaye medyası; yardımlaşma, dayanışma, paylaşım gibi en temel insani değerleri karalarken, düzenin çürümüşlüğünü ve pisliğini aklayıp normalleştiriyor. Egemenler, sefasını sürdükleri kapitalizmin sorgulanmaması, değişmemesi için her türlü yalan ve çarpıtmaya başvurmaktan geri durmuyor. Sermaye medyasının yalanlarına kanmamak için tüm işçiler örgütlenmek ve sınıf bilinciyle donanmak zorundadır.