
MESS’in dayatmalarına karşı “grev” diye haykıran Birleşik Metal-İş üyesi işçiler, Gebze’deki mitingde grev hakkının onlara miras olduğunu anlatıyorlardı. Bu mirası onurlu bir şekilde taşıyıp çocuklarına bırakacaklarını vurguluyorlardı. İşte bu mirasın adı, onların da dillendirdiği gibi Kavel greviydi.
Kavel grevi Türkiye işçi sınıfı tarihine altın harflerle yazılmıştır. Büyük mücadelelerin yolunu açmış ve grev hakkının kazanılıp yasalara geçmesini sağlamıştır. Bu, Kavel işçilerinin kararlılığı, greve verilen destek ve dayanışma sayesinde mümkün oldu. Diğer fabrikalardan işçilerin, İstinye halkının, hele ki işçi sınıfının kahırlı ama bir o kadar da direngen ve korkusuz emekçi kadınların dayanışması, grevin kazanımla sonuçlanmasında hayati değerdeydi.
1961 Anayasası ile işçilere grev ve toplu sözleşme yapma hakkı tanınmış ama bu hak yasalara geçirilmemişti. İşçi sınıfı içinde huzursuzluk devam ederken İstinye’de bir kablo fabrikası olan Kavel Kablo’da Maden-İş’te örgütlü işçiler, yıllık ikramiyelerinin eksik ödeneceği haberini aldılar. Bu durumu fabrika yönetimiyle konuşmak için aralarından üç temsilci seçtiler. Konuşmaya giden bu temsilciler ve işyeri baştemsilcisi işten atıldı. Bu, bardağı taşıran son damla oldu. İşçiler önce fabrika içinde ardından fabrika önünde 62 gün sürecek olan çetin bir mücadeleye başladılar. Bu tam bir sınıf kavgasıydı. Bir tarafta fabrika patronları, kolluk güçleri, yargı ve hükümet; diğer tarafta ise işçiler, eşler, çocuklar, esnafından imamına mahallenin emekçileri.
Grev yaptıkları için işçilerin işten çıkarılması üzerine eşler, çocuklar, analar, babalar fabrika önüne geldiler. Çoban ateşi yakıldı. İşçi çocukları babaları üşümesin diye tepelerden çalı çırpı toplayıp ateşi besliyordu. Grevin devam eden günlerinde bu çocuklar fabrikanın önüne gelip “Babalarımızın hakkını verin” diyerek eylem yaptı. İşçiler önce fabrika içinde başladılar greve ama patron grevi kırmak için fabrikayı tatil etti. Bunun üzerine işçiler, grevi fabrika önüne taşıma kararı aldılar. İşçiler fabrikadan çıkarken polis saldırısına uğradılar. Bunu duyan mahalle halkı akın akın fabrika önüne geldi. Ön saflarda polis coplarına karşı ellerinde şemsiyeleriyle kadınlar vardı. 20-30 işçinin gözaltına alınması üzerine kadınlar bu sefer polis arabalarını tek tek aramaya ve işçileri kurtarmaya başladı. Grev süresince polis ve yargı baskısı hiç eksik olmadı. Her gün mahalleden kadınları toplayıp fabrikanın önüne getiren grevcilerin anası Hasibe Nineydi. Hasibe Nine, işçilere fabrikanın önünden dağılın diyen valinin yakasına yapışıp tepkisini gösteriyordu. Başından beri grevin parçası olan kadınlar, patronun fabrikadan mal çıkarma girişimine karşı, bu sefer aralarında hamileler de olmak üzere kamyonların önüne yatarak bedenleriyle barikat oluşturdular. Böylece mal çıkışını engellediler. Bu arada işçiler de polisleri kartopuna tuttu (Olayların ayrıntısı için Derinden Gelen Kökler kitabına bakılabilir).
Kadınıyla erkeğiyle işçi sınıfı koca bir çınardır. Biz emekçi kadınlar, patronlar sınıfının bize reva gördüğü kahırlı yaşamı erkek işçilerle, eşlerimizle, ağabeylerimizle, kardeşlerimizle birlikte omuzluyoruz. Kavel grevinde gösterilen dayanışma örneği ve yüzlerce benzeri deneyim, hak mücadelemizi de ancak omuz omuza vererek, safları sıklaştırdığımızda kazanabileceğimizi gösteriyor. Tam da 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar gününü kutladığımız bugünlerde tüm kadın ve erkek işçileri, bizi hor gören patronlar sınıfına karşı kavgaya çağırıyoruz.
Dünya yerinden oynar işçiler birlik olsa
Kitleler tarih yapar örgütlü güce varsa
Hey hey işçi kardeş kulak ver sesimize,
UİD-DER bunu söyler; GÜÇLÜSÜN ÖRGÜTLÜYSEN!