Covid-19 hastalığı Türkiye dâhil birçok ülkede etkisini arttırıyor. Siyasi iktidar bir taraftan toplumsal hayatı kilitleyip korku yayarken, öte taraftan milyonlarca işçi iş sağlığı ve güvenliğinin asgari düzeyde bile yerine getirilmediği koşullarda çalışmaya devam ediyor. Topluma salınan korku ve belirsizlik emekçilerin tedirginliği arttırıyor. Sağlık Bakanlığının koronavirüsten korunmak için yayınladığı önlem listesinde “ellerinizi sık sık yıkayın” deniyor. Ancak işyerlerinin çoğunda tuvaletler temizlenmiyor, asgari hijyen kurallarına bile uyulmuyor, işçilere verilen yemeklerden kurt çıkıyor. Daha da önemlisi, adeta yarış atı gibi çalıştırılan işçilerin bırakın sık sık elini yıkmasına, günde iki kereden fazla tuvalete gitmelerine izin verilmiyor.
Milyonlarca işçi asgari ücretle, ya da biraz onun altında bir ücretle çalıştırılıyor. 9 milyona yakın kişinin aylık geliri 673 liranın altındadır. 6 milyon 850 bin emekli, 2 bin liranın altında yani asgari ücretin bile çok gerisinde maaş alıyor. Asgari ücretin yarısı ve onun altında geliri olanların sayısı ise 2 milyonu aşıyor. Bu koşullarda yaşayan işçi ve emekçiler nasıl olacak da koronavirüse karşı güçlü bir şekilde beslenecek, bağışıklık sistemlerini güçlendirecek ve evlerinde virüse karşı hijyen sağlayacaklar? Bu durum gösteriyor ki, diğer salgınlar gibi Covid-19 da sermaye sınıfını değil işçi sınıfını vuruyor.
Yeni tip koronavirüsün Türkiye’de etkili olmasıyla sendikalar işçilerin korunması için açıklama yapıyor ve taleplerini sıralıyor. Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Yönetim Kurulu, koronavirüs salgınının emekçilerin yaşamına etkisini en aza indirmek için alınması gereken acil önlemlerle ilgili olarak bir açıklama yayımladı. DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu acil önlemleri şöyle sıraladı:
- Koronavirüs salgını süresince işten çıkarmalar (suçlu çıkarmalar dışında) yasaklanmalıdır.
- Ekonomideki olumsuz gelişmelere paralel olarak işsizlikte yaşanabilecek artışlara karşı işsizlik sigortası ödeneğinden yararlanma koşulları kolaylaştırılmalıdır. İşsizlik sigortası ödeneği alabilmek için son üç yılda 600 gün çalışma koşulu virüsle mücadele döneminde 90 güne indirilmelidir.
- Koronavirüs salgını süresince işsiz kalanların ve gelir kaybına uğrayanların elektrik, su, doğalgaz, iletişim temel ihtiyaçlarına ilişkin faturaları ile kredi borçları ertelenmelidir.
- Okullarının tatil süresine paralel olarak 15 yaşından küçük çocuğu olan çalışan anne babalardan birine kamuda idari izin özel sektörde ise ücretli izin verilmelidir.
- Kamu ve özel sektör ayırımı olmaksızın risk grubu çalışanlara gelir kaybı olmaksızın izin verilmelidir.
- Kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan hamileler, yasal süt izni kullananlar, engelliler, 60 yaş ve üzerinde olanlara verilen idari izin, özel sektörde de ücretli izin olarak uygulanmalıdır.
- Koronavirüs kapsamında verilen ücretli izinler yıllık ücretli izin hakkından mahsup edilmemelidir.
- Salgınla mücadele döneminde 14 gün olarak öngörülen karantina hali, SGK ve Bakanlık tarafından “hastalık hali” kapsamına alınmalı ve bu sürede çalışanların gelir kaybı önlenmelidir.
- İşten çıkarmalar ve ücretsiz izinler yerine kısa çalışma ödeneği ve ücretli izin uygulaması yaygınlaştırılmalıdır. Çalışma sürelerini azaltmak zorunda kalan, salgın süresince kapanan, üretim veya hizmeti azaltan işyerleri için İşsizlik Sigortası Fonu kapsamındaki Kısa Çalışma Ödeneği uygulaması başlatılmalıdır. Mevzuatta yer alan zorlayıcı sebep tanımı koronavirüs için derhal uygulanmalıdır
- Emekliler koronavirüse karşı en kırılgan gruplardan birini oluşturmaktadır. Emeklilerin düşük gelirleri virüse karşı korunmalarını zorlaştırmaktadır. Bu çerçevede asgari ücretten düşük gelir ve aylık alan emeklilere koronavirüsle mücadele döneminde aylık ek 1000 TL destek ödemesi yapılmalıdır.
- Koronavirüsle mücadele kapsamında çalışma yaşamına ilişkin önlemleri görüşmek üzere Üçlü Danışma Kurulu başta olmak üzere üçlü mekanizmalar düzenli olarak toplanmalıdır.