Geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı “Ekonomik İstikrar Kalkanı” adlı yeni bir ekonomi paketi açıkladı. Patronlara koruma sağlayan bu ekonomi paketinde, işten atmaların ve ücretsiz izin dayatmasının yasaklanması gibi işçi örgütlerinin talepleri tahmin edersiniz ki yer almadı. Salgın bahanesine sarılan patronlar, “işler düşüyor” diyerek, “koronavirüse karşı önlem” diyerek işçi kıyımlarına, işten atmalara paketin açıklandığı gün de devam ettiler. Koronavirüse yakalanmaktan korkar haldeyiz ama her an hepimiz gafil avlanıp kendimizi kapının önünde bulabiliriz.
Ekonomi paketinin açıklandığı gün ülke genelinde 50’den fazla şubesi bulunan kafe zinciri Midpoint’in 6 aydan kısa süredir çalışan işçileri işten attığı ve geri kalanlara ücretsiz izin belgesi imzalatmaya zorladığı ortaya çıktı. Ardından Mavi, YKM, Altınyıldız, Boyner, Beymen, Vakko, LC Waikiki gibi ülke çapında binlerce mağazası bulunan şirketler de salgın nedeniyle kapılarını kapattıklarını açıkladılar. Onlara inanacak olursak “çalışanların güvenliği için” bu kararı aldılar ama yansıyan haberlere göre kıdemini doldurmayan ve hamile işçiler başta olmak üzere pek çok işçiyi şimdiden işten atmışlar. Geri kalan binlerce işçi ise muhtemelen kıdem tazminatlarını şirkete bırakarak istifa etmelerinin sağlanması için ücretsiz izne çıkarılmış. Patronların “güvenlik” diye kastettiği; işsiz bırakmak veya fiili olarak aynı anlama gelen ücretsiz izne çıkarmak ve işçi haklarına çökmek anlaşılan!
Benzer haberler havayolu şirketlerinden otellere, özel eğitim kurumlarından depolara varıncaya kadar çeşitli işyerlerinden geliyor. Fakat “bu kadarına da pes!” dedirten bir haberi geçtiğimiz günlerde özel bir hastanede çalışan arkadaşımdan duydum. Hastane yönetimi, yüzlerce işçiyi işten çıkarmaya hazırlanıyormuş, işçiler ücretsiz izin için sıraya konulmuş. İnanabiliyor musunuz? Bir yandan “yanınızda kolonya ve maske bulundurun” şeklinde aklımızla dalga geçilircesine açıklamalar yapılıyor, virüs salgını nedeniyle ortalık ayağa kaldırılıyor bir yandan da hastaneler kapatılıyor! Yüzlerce sağlık işçisi birilerinin hayatlarını kurtarabilecekken kendisini kapının önünde buluyor! “İyi de neden?” diye sorabilirsiniz ama konunun koronavirüs ile pek alakası olmadığını söyleyebilirim. Aylardır bu konuyu konuştuğumuz arkadaşım, ekonomik krizle birlikte patronun daha az işçiyle daha fazla hasta bakmak istediğini anlatıyordu, üstelik süreç boyunca işçiler hayli tepkiliydi. Merak edip sordum; “ücretsiz izinlere, işten atmalara ne diyorlar, ne yapıyorlar?” Arkadaşımın verdiği cevap şu: “Koronavirüs korkusundan dolayı nasıl bir durumla karşı karşıya olduklarının bile henüz farkında değiller, eskisi gibi tepki yok!”
İşçi sınıfı olarak olup biteni kaygı ve korku ile izlemek yerine birlik olmalıyız. Bizim birbirimizden başka dostumuz yok, bizi birbirimizden başka koruyacak kimsemiz yok! Alınması gereken sağlık tedbirlerini aldırmak için mücadele etmeliyiz, gerekirse en meşru hakkımızı kullanarak hep birlikte iş durdurmalıyız. Ayrıca bu zorlu süreçten istifade ekonomik krizin faturasını bizlere kesen, işten atma saldırılarını yeniden gündeme getiren fırsatçı patronlara geçit vermemeliyiz. Unutmayalım ki tüm bunları ancak uyanık ve örgütlü olursak yapabiliriz.